Tarihle tabiatın tam bir uyum içerisinde bulunduğu bir ülke olan Hindistan, mimarî açıdan da birçok güzel esere ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan Tac Mahal, dünyanın en çok bilinen ve ziyaret edilen eserleri arasında yer alıyor.
Yedikıta Dergisi olarak bu ay rotamızı dünyanın diğer ucuna, Güney Asya’nın renkli ülkesi Hindistan’a çeviriyoruz. Hindistan, Umman Denizi’yle Bengal Körfezi arasında, kuzeyde Himalaya sıradağlarından güneyde Hint Okyanusu’na doğru giderek daralan bir üçgen biçiminde uzanır. Dünya’nın en geniş topraklara sahip yedinci ülkesi bu yeşil yarımada, aynı zamanda dünyanın en kalabalık ikinci ülkesidir. Hindistan yarımadası; baharat ve ipek yolları üzerinde yer alması ve kıymetli taş ve madenlere sahip olması sebebiyle, çok eski tarihlerden beri gözlerin devamlı üzerinde olduğu esrarlı ve zengin bir ülkedir. Çok uzun ve karmaşık siyasi tarihi boyunca genellikle parçalanmış bir manzara sergileyen bu geniş topraklar üzerinde bugün Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Myanmar ve Sri Lanka bulunmaktadır.
Tabiî kaynaklar bakımından dün-yanın en zengin ülkelerinden biri olan Hindistan’ın dörtte biri ormanlarla kaplıdır. Hindistan’ın dağlık bölgeleri ve balta girmemiş ormanları; her çeşit vahşî hayvan, nesli tükenmek üzere olan ve dünyada pek nadir görülen hayvan çeşitlerine sahiptir.
Tarihle tabiatın tam bir uyum içerisinde bulunduğu bir ülke olan Hindistan, mimarî açıdan da birçok güzel esere ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan Tac Mahal, dünyanın en çok bilinen ve ziyaret edilen eserleri arasında yer alıyor.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Şubat (18. Sayı 2010) sayısından okuyabilirsiniz.