Bir İslâm şehri hangi temeller üzerinde yükseliyordu ve mimarîsi nasıl şekilleniyordu? Bu temellerin dayandığı esaslar nelerdi? Halife Mansur’un, Bağdat’ı inşa ettirirken ustaları, faziletli ve dürüst kimselerden seçtiğini biliyor muydunuz? Peki şehirlerin de bir ruhu olabilir mi? Medeniyetimizin hafızası şehre dair doyurucu bir dosya sizleri bekliyor…
Dünyayı Aydınlatan Müslüman Matematik Âlimleri
Antik dönemde “orta, öğrenme ve öğretme” anlamlarına gelen mathemata, zamanla nazarî ilimlerin orta kısmında yer alan aritmetik, geometri, astronomi ve mûsikîyi ihtiva eden bir ilim hâlini almıştır. Matematik ilmi, İslâm medeniyetinin gelişim sürecinde, Bağdat’ta kendisini göstermiş ve özellikle Beytülhikme’deki Eski Yunanca ve Hintçeden tercümeler yoluyla, yeni bir sürecin habercisi olmuştur…
İlme Adanmış Ömürler İbnü’l-Esîr Kardeşler
Mecduddîn-Ziyâeddîn-İzzeddîn… Anadolu’da doğmuş, Irak’ta tahsil görmüş kardeşler. Her biri ayrı bir ilim dalında yetişip eser veren Esîrüddîn Kardeşler, tarihte müstesna bir yere sahipler.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Çadırı Kubbetü’t-Türkiyye
Efendimiz (s.a.v.), “Kubbetü’t-Türkiyye” denilen Türk çadırında savaşlar idare etmiş, fetihler yapmış, itikâfa girmişti.
Eyüp Sultan Hazretleri’nin Kabri Fetihten Önce mi Keşfedildi Sonra mı?
Hadîs-i Şerîfteki müjdeye nail olabilmek için, Mekke-i Mükerreme’den 80 yaşında yola çıkan Ebû Eyyûb El-Ensârî Hazretleri, muhasara esnasında şehid düşer. Efendimizin mihmandarının kabri, İstanbul’un fethinden sonra manevî işaretle tesbit edilir. Ancak bazı kaynaklar, kabrin, İstanbul’un fethinden evvel keşfedildiğini yazar. İşin hakikatini birlikte öğrenelim…
Unutulmuş Bir Medeniyet Müslüman Sicilya (827-1091)
İki asırdan fazla İslâm sancağının dalgalandığı Müslüman Sicilya, Bağdat, Kahire, Kurtuba gibi dünyanın önemli ilim merkezlerinden birisiydi. Öyle ki Sicilya Müslümanlarının ilmî birikimi, Avrupa’ya da umut olmuştu. Yüzyılların birikimi Sicilya İslâm medeniyeti, bugün tamamen unutulmuş veyahut unutturulmuş durumda.
Kâbe-i Muazzama Örtüsündeki Değişiklik
Arz üzerinde inşa edilmiş ilk mabed olan Beytullah, Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail (a.s.) devrinden beri üzerindeki örtüsünü hiç çıkarmadı. Çünkü; “kıymetli şeyler, setredilir”di ve onu örtmek, ona hürmetin en büyük nişanelerinden biriydi şüphesiz.
Çağını Aydınlatan Hanedan Abbasîler
Abbasî halifeleri, uzun soluklu bu zaman diliminde İslâm medeniyetinin gelişmesine vesile oldular. İslâm sancağını Çin Seddi’nden Atlas Okyanusu’na kadar geniş bir coğrafyada dalgalandırdılar…
Türk-İslâm Medeniyetinin Mimarı Karahanlılar
Eski kitapların Hakanîler yahut Türk Hakanlığı dediği, bugünse bizim Karahanlılar olarak tanıdığımız hanedanın içinden Satuk Buğra Han, İslâm’ı gönülden kabul edip bu yüce dinin mensubu olmakla şereflenmişti. Böylece Türkistan’da ilk defa Müslüman bir Türk devleti tarih sahnesindeki yerini almış ve dünya tarihini değiştirecek hadiseler zinciri de başlamış oluyordu. Karahanlı hükümdarlarının İslâmiyet’e çok büyük hizmetleri olmuştu. Onların Mâverâünnehir’de kurdukları medeniyet, Selçuklular ve Osmanlılar eliyle daha da tekâmül edip dünyayı kendine hayran bırakacaktı…
İlim Semasında Karahanlı Güneşi
Nice mümtaz âlim için kullanılan; Debusî, Serahsî, Semerkandî, Buharî, Maturidî, Merginanî, Uşî, Nesefî, Şaşî gibi nisbetler (ki bir kısmı artık nisbet olmaktan çıkıp isim olmuştur), bu zatların doğup büyüdükleri şehirlere izafeten verilmiştir ve bu şehirlerin hepsi de Mâverâünnehir’dedir. Bu şehirler aynı zamanda, ilmin saadetini yolculuğun meşakkatine tercih eden, azim ve gayret âbidesi âlimlerin ilim yolculuklarının da ana duraklarındandı. Onların özellikle Hanefî fıkhına ve Ehl-i Sünnet’in Maturidî akaidine dair yazdığı kitaplar kendi devirlerinde büyük bir boşluğu doldurmuş, sonraki asırlar içinse, tesirleri günümüze kadar ulaşan bir inkişafa vesile olmuştu…