Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurdular: “Ümmetimden denizde ilk gaza eden ordu, kendilerine Cennet’i vacip kılmışlardır.” Ashab-ı …


Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurdular: “Ümmetimden denizde ilk gaza eden ordu, kendilerine Cennet’i vacip kılmışlardır.” Ashab-ı …

Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, coğrafî ve stratejik konumu sebebiyle, tarih boyunca pek çok mücadeleye sahne oldu. Adanın, Doğu Akdeniz ticaret yollarının kavşak noktasında bulunması, Süveyş Kanalı’ndan Hint ve Pasifik Okyanusu’na uzanan deniz yolunun kontrol noktalarından biri olması, önemini daha da artırmaktadır. Adaya hâkim otoritenin, Ortadoğu’nun yeraltı kaynaklarına giden yollara, dolayısıyla da Ortadoğu devletlerine hükmetmesi söz konusudur…

İslâm tarihinde Hz. Ömer’den (r.a.) ve Hz. Osman’dan (r.a.) sonraki üçüncü büyük fetih hareketini sürdüren Hz. Muaviye (r.a.), aynı zamanda devlet kurumlarını şekillendirerek asırlar boyu sürecek olan geleneklerin temellerini atıyordu. Müslümanlar bir taraftan Bizans gibi bir güçle mücadele ederken diğer taraftan hiç görmedikleri coğrafyalarda, hiç tanımadıkları milletlerle karşılaşıyor ve onlara İslam’ı tebliğ ediyorlardı…

İlim yolunda uzun yıllar emek vererek belli bir seviyeye ulaşan talebelere hocaları tarafından verilen icazetnameler, İslâm kültüründeki köklü geleneğin en önemli unsurlarındandır.

1917 tarihli düzenlemeyle birlikte icazetname, sadece Medrese-i Süleymaniye (Medresetü’l-Mütehassisîn) mezunlarına verilecekti. Mezun olanlar icazetname ile birlikte İstanbul ruusu payesi alacaklar ve aynı zamanda müderris unvanına sahip olacaklardı…

İcazetnameler, hocaların talebelerine verdikleri nasihatler ve tavsiyeler noktasından da son derece orijinal metinlerdir. Keşaplı Şaban Efendi ve Kilcizade Muhammed Ali Efendi’ye verilen icazetnameler, bunun en güzel örneklerinden…

İhtida kelimesi sözlükte, “doğru yolu bulmak, yol göstermek, hakikate ulaşmak” manasına gelen hidayet kökünden türemiştir.

İhtida eden Doktor Panayota, Eyüp Sabri ismini almış ve kısa bir süre sonra da namaz esnasında vefat etmişti. Geriye ikisi kız ikisi erkek dört evlat bıraktı. Yaşça büyük olan kızları, “Parça parça olsak yine Müslüman’ız!” diyerek Hıristiyan annelerinin velayetine girmeyi reddettiler. Bu, Azize ve Şefika’nın hikâyesi…

Tarihte ata dinini bırakıp İslâm’ı seçen ve değişik mesleklerden olup İslâm’a ve Osmanlı Devleti’ne hizmet eden birçok şahsiyet bulunmaktadır. Biz bazılarını buraya aldık.

Osmanlı toplumunda, bırakın gayrimüslimlerin âdetlerini uygulamayı, Müslümanlarla onların kıyafetleri dahi farklıydı. Bu sebeple, ihtida eden her ferde, Müslümanlara has kıyafet alabilmesi için nakdî yardım yapılırdı.