Röportajlar, Tecrübe Konuşuyor

“Her Kütüphane, Sahibinin Dünyasıdır.”

Tarih, edebiyat ve sanat dünyasının tanınmış simalarından, Türk Edebiyatı dergisinin genel yayın yönetmeni Beşir Ayvazoğlu’nu kısaca kütüphane sevdalısı olarak nitelemek yanlış olmaz. Kendisiyle romancı, tarihçi ve yayıncı kimliği süzgecinden kültür dünyamız üzerine konuştuk…

Çalışmalarınız ve kitaplarınız ilgiyle takip ediliyor. Yayıncılık sahasında büyük emekleriniz var. Bu gayretinizin motive edici gücü, sırrı nedir?

Gençlere başarılı olmanın sırrı nedir diye sorduklarında şunu söylüyorum: Kararlı, istikrarlı, sabırlı ve azimli olmak. Kilitlendiğiniz hedefe, engelleri eninde sonunda aşacağınızı bilerek ve o engellerle mücadele ederek ilerlemelerini tavsiye ederim. Takipçi olmalarını, kendilerine geniş ilgi alanları edinmelerini, meraklı olmalarını söylerim. Her işin başı meraktır. İlmin de, felsefenin de, sanatın da başında merak vardır.

Ben meraklıyım; her şeyi merak eder, önünü arkasını araştırırım. Merak ettiğim, ilgi alanıma giren konuların peşini de hiç bırakmam. Yazdığım konuların dosyalarını bile kapatmam. Hani fikr-i takip diyorlar ya, çok önemli… Dolayısıyla gençlere aslında kendi tecrübelerimi ve çalışma metodumu anlatırım. Çok çalışırım; çalıştığım konuya konsantre olduktan sonra bazen on-on beş saat masanın başından kalkmadığım olur. Zaten çok çalışmadan başarılı olunamaz. Başarının kestirme bir yolu yok. Kısa sürede elde edilmiş, başarı gibi görünen şeyler aslında balon gibidir, hemen sönüverir. Büyük başarılar büyük emek ister. Dehanın yüzde doksan dokuzu çalışmaktır. Dedim ya, dosyaları hiç kapatmam. İlgi alanlarım geniştir; okurken, çalışırken, gazeteleri, mecmuaları vb. tararken, ilgi alanıma giren şeyleri seçerim. Eğer tek konu ile ilgileniyorsanız, mesela taradığınız bir mecmua koleksiyonundan sadece ilgilendiğiniz şeyi görürsünüz. İlgi alanınız genişse ilgilendiğiniz her şeyi görüverirsiniz. Eğer meraklıysanız, şuurunuz, dikkatiniz uyanıksa bazen bir şeyi ararken aramadığınız şeyleri de bulursunuz. Benim yazdıklarım arasında aramadığım halde bulduklarım bir hayli yekûn tutar.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 71. sayısından (Temmuz 2014) okuyabilirsiniz.

 

 

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir