Babayiğit bir padişahın babayiğit oğlu Yusuf İzzeddin Efendi, tahtın en yakın vârisi olarak “veliahd-ı saltanat” iken, 1916 Şubat’ında şaibeli bir şekilde vefat etmişti. Veliaht için, padişahlar gibi bir cenaze merasimi düzenlendi. Merasimin bütün detayları ise teşrifat defterine kaydedilmiş, kortejin dizilimi ve takip edeceği güzergâh, kroki ile gösterilmişti. Peki, ilk defa yayınlanan bu vesikaya göre Yusuf İzzeddin Efendi’nin cenaze merasimi nasıldı?
Yenişehir! Osman Gazi’nin Şehrine Doğru…
Zihnimizde, Osmanlı’nın kuruluş yıllarına ait pek çok bilinmezlik ve bilgi karmaşası ile Bursa-Yenişehir’e doğru yola çıkıyoruz.
Türkçenin İlk Tıp Kitabını O Yazdı! Geredeli İshak Bin Murad
Osmanlı’da tıp sahasında Türkçe yazılan ilk eser, “Edviye-i Müfrede”dir. Kuruluş devrinde, İshak Bin Murad tarafından kaleme alınan eser, asırlarca okutuldu. Şimdi, eseri ve yazarını tanıyalım…
“Yenişehir, Osmanlı’nın Doğuşuna Şahitlik Etmiştir…”
Ömrünü âdeta Yenişehir tarihi araştırmalarına vakfeden Dr. Salih Erol Bey’le bu kadim Osmanlı şehrinde buluştuk ve kısa bir sohbet gerçekleştirdik…
Hayrın Sultanları Hayırsever Padişah Kızları
Osmanlı’da ismi hayırla yâd edilen hanım sultanlar arasında padişah kızlarının da hususî bir yeri vardır. Onlar da padişah babaları ve valide sultan anneleri gibi hayır ve hasenattan geri kalmamışlardır.
Sultan İkinci Abdülhamid’in Sherlock Holmes’ü Müfettiş Celestin Bonnin
Hapishane kaçaklarından, içeriye silah ve kesici alet sızdıran mahkûm ve gardiyanlara, sahte kitap yazanlardan, Osmanlı hükümetini küçük düşürmeye çalışan sahtekârlara kadar herkes, er ya da geç ensesinde Bonnin’in nefesini hissedecekti…
Kitap Dostu Bir Şehid Sadrazam
Sadrazam Ali Paşa, kitaplara çok düşkündü. Her fırsatta kitap okur, hatta savaşa dahi kıymetli eserlerini götürürdü. Şehadete erdiği savaş meydanında, yanında bulunan en değerli eşyalarından başı çekenler, şüphesiz kitaplarıydı…
Eseri Çok, İsmi Yok! Sultan Üçüncü Mustafa
Şu fani dünyada kimi yaptığı eserle, kimi hayırlı bir iş ile yaşatır, ismini. Bazen de eserler, asırlarca yaşar da isimler anılmaz olur. Bugün İstanbul’daki birçok yapının isimsiz bânîsi Sultan Üçüncü Mustafa’yı ismiyle ve hayırla yâd edelim istedik…
Kanuni’yi Kuzu Sananlar
Sultan Selim Han’ın yavuzluğu yanında, Süleyman Han’ı sakin görenler, nasıl bir pençe yiyeceklerinden habersizdi. “Kuzu” diye nitelendirdikleri Kanuni’nin muhteşemliğine vâkıf olmaları uzun sürmeyecekti…
Cihan Tahtında Bir Saltanat Gölgeliği Topkapı Sarayı
Bir zamanlar teşrifatıyla, dinî ve ananevî hassasiyetleriyle, uluslararası siyasî münasebetlerdeki yeriyle Topkapı Sarayı, şimdilerde ülkemizin en çok ziyaret edilen mekânlarından olsa da bugün bizim pek anlayamadığımız bir dili konuşur aslında. Bu dil, sarayın kapılarında, kulelerinde, mutfak bacalarında ve en önemlisi de her biri ayrı manalar taşıyan kitabelerinde hatta çinilerle kaplı duvarlarında bile kendini hissettirir. Asırlarca Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olmuş bu müstesna sarayın neler söylediğini tamamen olmasa da bir miktar anlayabilmek için…