Çeşit çeşit kavuklar, fesler, süslü çiçek demetleri, minik semboller… Birer sanat eseri gibi duran mezar taşlarındaki bütün o şekiller ne manaya geliyordu? Yazısını okumaksızın, bir mezar taşına bakarak neleri öğrenebiliriz?


Çeşit çeşit kavuklar, fesler, süslü çiçek demetleri, minik semboller… Birer sanat eseri gibi duran mezar taşlarındaki bütün o şekiller ne manaya geliyordu? Yazısını okumaksızın, bir mezar taşına bakarak neleri öğrenebiliriz?

Bir dil iletişim kurabilmek, iki dil sıhhatlice düşünüp ufuk sahibi olabilmek, üç dil ise bir medeniyet inşa edebilmek için son derece lüzumludur. Bunun farkında olan ecdadımız, dil öğrenmekte farklı yollar kullanmışlardır. Bu pratik çözümlerden biri de manzum, yani şiir şeklinde yazılmış sözlüklerdir…

Özellikle Peygamber Efendimizin dünyaya gelişi münasebetiyle ihya edilen Mevlid Kandili gecesi düzenlenen “Mevlid Alayı” ve sonrasında icra edilen “Mevlid Merasimi” zamanla Osmanlıların en önemli merasimleri arasına girecek, yabancı seyyahların kitaplarına, ressamların gravürlerine dahi konu olacaktı…

Tam 100 yıl önce, yine bir ocak ayında tertiplenen Bâb-ı Âli baskını ve bu hadisenin Osmanlı üzerindeki yıkıcı etkisi çok konuşuldu, yazıldı, çizildi. Maalesef bu hadise de birçok tarihi mevzuda olduğu gibi çeşili siyasi maksatlar uğruna çarpıtılarak anlatılmıştır.

Osmanlılar tarafından Kafkasya’da birçok müessese kurulmuş, cami ve medreseler inşa edilmiştir. Bu coğrafyada yapılan en güzel eserlerin başında, şu sıralar tekrar inşa edilmesi düşünülen Batum Aziziye Camii gelmektedir…

Osmanlı sultanları, valide ve hanım sultanları, bazı vezirler ve idareciler vekâlet yolu ile hac yaptırmakla kalmıyor her sene namlarına hac yapılması için vakıflar tesis ediyorlardı…

Lüleburgaz istasyonunda ağaçların arasında kalmış yalnız bir âbide… “Çanakkale Şehitleri Âbidesi” olarak bilinen ve Balkan Harbi’nden Çanakkale’ye uzanan mücadelenin hatırasını yaşatmak üzere inşa edilen bu âbidenin hikâyesi ve manası çok derin…

“…Sonra Fatih Cami-i Şerifi’nin Sahn-ı Seman medreselerinden Akdeniz tarafındaki Baş-Kurşunlu Medresesi’ne çıktım ve bir vesile ile camı avlusuna bakan köşe odayı tek başıma zapt ederek orada sâkin oldum ki mutavvel’e haşiye yazan Hasan Çelebi’nin odası olduğu medrese rivayetlerindendir.

Başarılı devlet idaresinin yanında, divan sahibi şairlerden olup devrinin önde gelen sanatkarları arasındadır…

İlk olarak “Roland’ın Kızı” piyesi ile İslâm düşmanlığını ortaya koyan Fransız yazar Bornier, Fransa’da yeni bir hakaret piyesini oynatma izni almıştı. Bunun üzerine Paris sefirimiz Esad Paşa’nın teşebbüsleri sonucu, Fransa Maarif Nazırı tarafından, “oyunda bazı değişiklikler yapılarak” oynanması kararı alınmıştı.