Yazımıza konu olan Roger Fenton, fotoğraf makinesini sadece bir fotoğraflama aracı olarak değil, tarihin önemli bir ânını dondurma vasıtası olarak da kullandı. Osmanlı tarihi açısından önemli bir savaşa görsel açıdan bakabilme imkânını sundu.


Yazımıza konu olan Roger Fenton, fotoğraf makinesini sadece bir fotoğraflama aracı olarak değil, tarihin önemli bir ânını dondurma vasıtası olarak da kullandı. Osmanlı tarihi açısından önemli bir savaşa görsel açıdan bakabilme imkânını sundu.

Yedi kıtalı dünyanın en sahipsizi o. Daha doğrusu üzerindeki hak iddialarının gölgesinde, herkesin kıtası ama hiç kimsenin sahip olamadığı kara …

Gökdelenlerin yükseldiği bir şehir dendiğinde, çoğumuzun aklına ilk gelen isim New York’tur. New York’un ismi ise İngiltere’den, daha öncesinde Hollanda’dan hatta onun evvelinde Fransa’dan geliyordu. Gelin bir isim üzerinden şehrin ve ülkenin tarihine bakmaya çalışalım…

Asırlardır birbirinden habersiz yaşayan iki dünya düşünün. Eskisi (Asya, Avrupa ve Afrika) ile Yeni Dünya (Kuzey ve Güney Amerika)… Sonra Avrupalı bir kâşif ayak basıyor, nereye geldiğinden habersiz Amerika’ya. Beraberinde insan, hayvan, bitki, mikrop ve hastalıkların hiç olmadık hızda takası gerçekleşiyor. Ve dünya için yeni bir dönem başlıyor…

Bugün moda başkentleri diye lanse edilen yerlerde, zamanında Osmanlılara benzemek için birbiriyle yarışılmış, Türk tarzı eşyalara sahip olmak, zenginlik göstergesi; Türk gibi giyinmek, asillik alâmeti sayılmıştı…

Tabiatla insanoğlunun tarih yolculuğunda onlara eşlik eden çok özel bir ağaç varmış: Adı sedir, en meşhur türü de Lübnan’da yeşerir imiş. Saraylara, mabetlere, gemilere, tabutlara malzeme olan bu ağaç; geçmişin sessiz şahidi, günümüzün tükenmek üzere olan mağduruymuş…

Bir para düşünün. Dünyanın her yerinde alınıyor, satılıyor, tanınıyor. Bütün dünya bankalarında en çok ondan bulunuyor. Evet, tahmininiz doğru. Bu para birimi, Amerikan dolarından başkası değil. Peki, bu kâğıt parçasının hükümranlığı nasıl başladı? Doların rezerv para olma serüvenine dünya nasıl kandı?..

Çift kutuplu dünyaya, tarih boyunca alışık insanoğlu… Kuzey-Güney yarım küre diye coğrafî bir ayrım da yapılır, Doğu-Batı diye kültürel farklılıklar da belirtilir, ABD-Sovyet çekişmesi de vakidir. Peki, şu paylaşılamayan dünyanın, iki devlet arasında resmî bir anlaşma ile pay edildiğini hiç duydunuz mu?..

Uzay, çoğumuz için meçhul bir boşluktan ibaret. Uzaylılar ise bu bilinmez diyarın sessiz sakinleri olsa gerek. Ne gören var ne konuşan… Peki, siz uzaylılarla ilk karşılaştığınızda ne söylemek isterdiniz? İşte bu soru, yaklaşık yarım asır önce uzaya gönderilecek bir araç vesilesiyle sorulmuş ve boşluğa birtakım mesajlar gönderilmişti…

Gelecekte robot teknolojisi nereye gider, bizi nasıl etkiler bilinmez ama sizinle çelikler, yığın kablolar, milyonlarca transistör ve çipler arasında, robotların geçmişine dair bir yolculuk yapabiliriz…