Dünya Tarihi, Kapak, Manşet

Kolomb Mübadelesi Küreselleşmenin Tohumları Böyle Atıldı

Christopher Columbus’un, İspanya kralı Ferdinand ve kraliçe Isabella tarafından kabul edilişini tasvir eden tablo

Asırlardır birbirinden habersiz yaşayan iki dünya düşünün. Eskisi (Asya, Avrupa ve Afrika) ile Yeni Dünya (Kuzey ve Güney Amerika)… Sonra Avrupalı bir kâşif ayak basıyor, nereye geldiğinden habersiz Amerika’ya. Beraberinde insan, hayvan, bitki, mikrop ve hastalıkların hiç olmadık hızda takası gerçekleşiyor. Ve dünya için yeni bir dönem başlıyor…

Fatih Sultan Mehmed Han niye patatesli güzel bir yahni yiyemedi? Amerikalı kovboyların atları, Amerikalı mıydı? Bir avuç İspanyol, milyonlarca Kızılderili’yi nasıl alt etti? Şimdi bu sorular dursun şöyle bir kenarda.

Türkiye’de faaliyet gösteren herhangi bir kahve dükkânı zinciri, Brezilya’dan aldığı kahve çekirdeğini İtalyan usulüyle pişirip servis ettiğinde, ne hazırlayan ne de içen biliyor o kahvenin asıl menşeinin Afrika olduğunu. Peki, bu durum nasıl açıklanabilir? Aynı ürünün ve kültürün, farklı kıtalarda aynılaşması nasıl özetlenebilir? Kolomb Mübadelesi desek…

Sizi daha fazla merakta bırakmayalım ve dünya tarihinde büyük değişikliklere neden olan, sebepler dünyasının bu büyük vesilesine yakından bakalım…

Doğu’dan Batı’ya, Doğu’yu Keşif Yolculuğu

Malumlarınızdır ki Doğu’nun zenginliklerine giden yolların Müslümanların bilhassa Osmanlıların hâkimiyetinde olması, Batılı devletleri alternatif yollar aramaya itmişti. “Coğrafî Keşifler” diye isimlendirdiğimiz seferlerle Avrupalı kâşifler, Hindistan’a ve Çin’e giden yeni yollar keşfetme peşindeydi. Onlar, Doğu’nun peşindeydi ama onlara Batı’da henüz hiç bilmedikleri yeni dünyalar açıldı.  Bu kâşiflerden belki de en önemlisi, Kristof Kolomb’du. Kendisi, İspanya Krallığı’nın finansmanıyla 1492 yılında Hindistan niyetiyle çıktığı seferinde Amerika kıtasına ayak basmıştı. Nereye geldiğinden habersiz de olsa, burayı Hindistan da saysa dünya tarihinde önemli bir dönüm noktasına vesile oldu. Kendi ismiyle anılan bir alışverişe…

Amerikalı tarihçi ve coğrafyacı yazar Alfred W. Crosby’nin 1970’lerde ortaya attığı “Kolomb Mübadelesi” terimi; Kolomb’un Amerika’ya gelişinden sonra Doğu ve Batı yarımküreleri arasında meydana gelen büyük alışverişi ifade eder. Bir anlamda Eski Dünya ile Yeni Dünya arasındaki insan, fikir, hastalık, hayvan ve gıdaların değiş tokuşudur. Yazara göre de bu alışveriş, 3 kategoriye ayrılır: Hastalıklar, hayvanlar ve bitkiler.

Alışverişin Böylesi Ne Görüldü Ne Duyuldu

Kolomb Mübadelesi, 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen okyanus ötesi yolculukları takip eden biyolojik ve kültürel küreselleşme sürecinin en büyük parçasını oluşturur. Milyonlarca yıl önce kıtaların sürüklenmesiyle birbirinden kopan ekolojik bölgeler, kıtalar, özellikle Kristof Kolomb’un 1492’de başlayan seyahatlerinin ardından fiziksel anlamda bir araya gelemese de kültürel olarak birleşmiştir. Bu vesileyle; takip eden yüzyıllarda dünya tarihi, başta Amerika, Avrupa ve Afrika derinden etkilenmişti. Modern anlamda globalleşme de diyebileceğimiz; Kolomb Mübadelesi olarak adlandırılan bu kıtalararası ağ sayesinde Avrasya ve Amerika’daki birçok şey takas edilmiş; böylelikle farklı coğrafyadaki insanların istifadesindeki ürünler, küresel bir karakter kazanmıştır. Peki, bu alışveriş sorunsuz ve eşit şartlarda mı oldu dersiniz? Kazananın genel manada tek taraflı olduğu, kaybedenin hayatıyla ödediği bu değişim çok sancılıydı…

Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 183. sayısından (Kasım 2023) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir