Kapak, Dünya Tarihi, Osmanlı Tarihi

Osmanlı Ordusunda Venezuelalı Subay

Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı Ağustos 1914’te, önce Belçika, sonra da Fransız Ordusu’na yazılmak isteyen Nogales Méndez’e, Bulgar Ordusu Korgenerallerinden Mihail Savov şöyle demişti: “Biliyorsunuz, Fransızlar ve İngilizler Latin Amerika halklarının düşmanlarıdır. Asya ve Afrika’nın yoksul insanlarını da eziyorlar. Onlar için ne diye savaşacaksın? Sana Türk Ordusu’nda savaşmak yakışır, onlar senin kardeşlerindir.” Méndez bu söz üzerine Osmanlı ordusuna katıldı…

Asıl adı “Rafael Ramon Indxaupse” idi. Ancak İspanya Bask kökenli olan babası Pedro Felibe Indxauspe Cordero’nun Baskça (Euskera) dilindeki soyadını, daha sonra İspanyolcaya tercüme ettiğinde, “Ceviz ağacı” anlamına gelen, “Nogales” soyadını kullandı. Rafael de Nogales Méndez, 14 Ekim 1877’de, bugün Batı Venezuela’da ve Anden Bölgesi’nde Táchira Eyaleti’nin başkenti olan San Cristóbal’de doğdu. Ataları, Cenovalı denizci ve kâşif Kristof Colomb’a (öl. 1506) 4. Amerika yolculuğunda (1498’den sonra) eşlik eden Yüzbaşı Diego Méndez’e dayanmaktaydı.

Venezuelalı bir maceracı, asker ve yazar olan Nogales Méndez, erken yaşlarda ülkesini terk etti ve Harp Akademisi’nde eğitim görmek için Avrupa’ya gitti. 17 yaşında asteğmen olarak İspanyol Ordusu’na girdi. 1898’de Küba’da ABD’ye karşı yapılan savaşa katıldı. 1901’de Venezuela Ordusu’na girdi. 1901-1903 arasında devam eden Venezuela Libertadora İhtilali’ne katıldı ve yüzbaşı oldu.

“Sana Türk Ordusu’nda Savaşmak Yakışır.”

Nogales Méndez, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı Ağustos 1914’te, önce Belçika, sonra da Fransız Ordusu’na yazılmak istedi; ancak Venezuela vatandaşlığını terk etmesi şart koşulduğu için bu ordulara katılmaktan vazgeçti.

Nogales Méndez, İspanyol ve yerli köklere sahip bir Venezuelalı idi. Ancak çocukluğu Almanya’da geçmiş ve eğitiminin büyük bir kısmını orada tamamlamıştı; dolayısıyla savaş başladığında, “bir yanda Almanya’daki gençliğine dair mesut hatıraları, öte yanda Latin karakterinden gelen özgürlük aşkı” çıkmazıyla karşı karşıya kaldı.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ağustos (36. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir