Eşrefoğlu, dost bağının bülbülüydü. Sözüyle kalplere selamet, sohbetiyle meclislere saadet, kalemiyle sayfalara letafet verdi. Kelamı, muhabbete kardı da söyledi. Davayı cihana yaydı da söyledi. Manayı hikmete saldı da söyledi…
Gelin yine aydınlanalım besmele ile. Hamd ü senalar edelim Allahü Teâlâ’ya. Ardından aşk ile salat ü selam gönderelim Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.). Girelim hele bir kitabın daha sayfaları arasına. Okudukça gönensin içimiz, sözün ikliminde serinleyelim. Sevgiye yol dizelim sayfa sayfa. Ol eser ki Müzekki’n-Nüfûs’tur. Nefisleri arındırmak, kalpleri cilalamak için nakşedilmiştir sayfalara. Tezkiye edelim hele nefislerimizi. Lakin evvela tanıyıverelim Müzekki’n-Nüfus’u telif eden Eşrefzade’yi.
Kimdir Eseri İrad Eden?
Geceleri seccadede, gündüzleri gaza meydanında cehd eden Sultan Murad Hüdavendigar Han’ın tahta çıkışının 17. yılıdır. Küffar, inim inim inlemekte; İslâm, yaylım yaylım açılmakta; erenler, Anadolu’da dolaşıp aşk dokumaktadır halka.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 148. sayısından (Aralık 2020) okuyabilirsiniz.