Şehrin güzelliğine doyamayanlar onu eşyaya taşımışlar. Kadim İstanbul, yalnızca taş binalarda değil, ince işçilikle bezeli porselen tabaklarda, zarif fincanlarda, şerbetliklerde yahut heybetli vazolarda hayat bulmuş.


Şehrin güzelliğine doyamayanlar onu eşyaya taşımışlar. Kadim İstanbul, yalnızca taş binalarda değil, ince işçilikle bezeli porselen tabaklarda, zarif fincanlarda, şerbetliklerde yahut heybetli vazolarda hayat bulmuş.

Haritaların bize aktardığı kadarıyla değil, gerçek manada bir coğrafî yolculuğa çıkalım…

İtalya’ya aitmiş gibi duran ama Fransa toprağı olan, Akdeniz’in dördüncü büyük adası Korsika, bir zamanlar, ısrarla Osmanlı’ya bağlanmak istemişti…

Topkapı Sarayı’na 19. asra kadar Saray-ı Cedîd, Saray-ı Hümâyûn, Südde-i Saâdet gibi isimler verilmişti. Topkapı şeklinde isimlendirilmesi ise daha sonraki devirde ortaya çıkacaktı…

Müslümanların, Azerbaycan’a hâkim olması, Emevî ve Abbasî devletleri zamanında gerçekleşmiş. Bölgenin, özellikle Abbasîler devrinde Müslüman Türk valilerince idare edildiği biliniyor.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen, İki Cihanın Serveri Sevgili Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dünya hayatındayken ikametgâhları ve vefatından sonra da istirahatgâhları olan Hücre-i Saadet, tarih boyunca büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. Her ne kadar inanılmayacak gibi görünse de Hıristiyan dünyası, iki defa, Efendimiz’in (s.a.v.) naaşını çalmaya teşebbüs etmiştir…

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Ashâb-ı Kirâm, ticaretle meşgul olmuş, bu maksatla zaman zaman Şam, Yemen, Habeşistan ve Bahreyn gibi …

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurdular: “Ümmetimden denizde ilk gaza eden ordu, kendilerine Cennet’i vacip kılmışlardır.” Ashab-ı …

Farklı şeyler öğrenmek, farklı yerler görmek istiyorsan ana yoldan çıkıp direksiyonu tali yollara kıracaksın demişti bir tanıdığım. Her fırsatta yaptığım ve hiç pişman olmadığım bu tavsiye, Kütahya-Emet’te bir kez daha kendini sevdirdi bana…

İspanyollar Amerika’ya ayak bastıklarında, altın ve gümüşten daha fazlasını yanlarında götürdüler. Özellikle bir renk vardı ki eski kıtada benzeri görülmemişti. Kırmızının en canlı tonu olan koşnil, soyluların ve zenginlerin giysilerini süslemiş, bütün kırmızı boya piyasasına hâkim olmuştu…