Her kalbin çarpıntısı, kendi ecelinin ayak sesidir derler. Her ne sebeple olursa olsun ecelden kaçış mümkün değildir. Ölüm, insanı ister sıcak yatağında, ister bir dağ yamacında, kaza, hastalık yahut herhangi bir salgın vesilesiyle yakalar. Ne kadar kaçarsak kaçalım her hâlükârda ölüm kazanır ve mezar taşlarına “Hüve’l-Bâkî” kazınır. İnsandan geriye kalan ise bir mezar taşıdır. Zaten onu da başkası diktirir. Bu yazımızda İstanbul özelinde salgın hastalıklar sebebiyle dâr-ı bekâya göç eylemiş insanların mezar taşlarının ibretlik şâhidelerini sizlere sunmak istedik…
Yeni Salgına Yeni İlaç
Arşiv Hazinesi
Osmanlılardan günümüze intikal eden arşiv malzemesini milyonlarca evrak, defter serileri, fotoğraflar, minyatürler ve daha pek çok orijinal materyal oluşturuyor. Peki ya günümüze gelemeyenler? Onların sayısı muhakkak eldekilerden fazla.
Osmanlı Devletinde Kullanılan Belge Çeşitleri 1: Ferman
Osmanlı Devleti, devrin diplomasi ve bürokrasisinde zirveye ulaşmıştı. Bugün, devletin bütün faaliyetlerini en ince ayrıntısıyla arşivlerimizde takip etmek mümkündür. Yazılı …
Buharlı Silindir Yollarda
Osmanlı devri yol yapımında dikkatleri üzerine çeken en mühim araç silindirdir diyebiliriz. Kazma kürekle açılan yollara toprak, mıcır, taş ve diğer malzemeler mühendisler gözetiminde döşeniyordu. Yola döşenen malzemenin sıkıştırılması, bozulmasının önüne geçilmesi için de silindirler kullanılıyordu.
Sultanın Yüreğini Bıraktığı Yer
Rumeli ve Balkanların anahtarı olan fetihleri yapan Murad Hüdâvendigâr şehid edildikten sonra tahnit edilerek Bursa’daki türbesine gönderilmiştir. Tahnitten sonra iç organlarıyla beraber kalbi de Kosova’da inşa edilen makam-türbesine yerleştirilmiş; daha sonra burası “Meşhed-i Hüdâvendigâr” diye anılmış, hal kın ve dev let adamları nın daimi ziyaretgâhlarından biri olmuştur.
Osmanlı’nın Manevî Önderleri
Devlet yapısının kurulmasında büyük hizmetleri görülen ve bu bakımdan Osmanlı Devleti’nin manevî önderlerinden olan Şeyh Edebâlî, 1326’da 125 yaşlarında iken Bilecik’te vefat etti.
Kızılırmak Projesi
Osmanlılar üç kıtada, denizlerin yanında nehirlerde de faaliyetlerde bulunmuş; tarımdan ticarete, taşımacılıktan donanma inşasına kadar nehirleri en verimli şekilde kullanmaya çalışmışlardır.