Osmanlı Devleti, devrin diplomasi ve bürokrasisinde zirveye ulaşmıştı. Bugün, devletin bütün faaliyetlerini en ince ayrıntısıyla arşivlerimizde takip etmek mümkündür. Yazılı belgelerin en başındaysa padişahın emrinin kaydedildiği ve üzerinde tuğra bulunan fermanlar gelirdi…
Selçukluları müteakip İslam’ın bayraktarlığını devralan ve 600 yıl gibi uzun bir müddet devam ettiren Osmanlı Devleti devrinden günümüze milyonlarca vesika kalmıştır. Bu belgelerin büyük çoğunluğu devlete ait arşivlerde bulunmakla beraber özel kurumlarda ve şahısların ellerinde olanlar da vardır.
Ne yazık ki, Harf İnkılâbı ile ecdadının kültüründen koparılan halkımızın elinde yüklü miktarda Osmanlı Türkçesi ile yazılı evrak bulunmakta, fakat insanımız muhtevasından haberdar olmadığı bu belgelerin kıymetini tam olarak takdir edememektedir. Bazen çok önemli olan bir belgeyi Osmanlı Türkçesini bilmediği için zayi ediyor, bazen de kıymeti olmayan bir belgeye çok önem veriyor. Yine, eline aldığı belgeyi Osmanlı Türkçesini bilenlere götürüp ne olduğunu, muhteviyatını, önemini anlamaya çalışıyor. Böyle durumlarda, bazen aldatılma hadiselerine de şahit oluyoruz.
Bu çalışma, böyle hadiseleri en aza indirmek ve halkımıza bir rehber olması amacı ile Osmanlı’dan miras vesikaları, örnekleriyle tanıtmayı hedeflemektedir. Belgeleri tanıtırken, yazı ve şekil özellikleri ile yazılış sebepleri üzerinde duracak; rükünlerini ve çeşitlerini orijinal örnekleriyle inceleyeceğiz.
Osmanlı belge çeşitlerini padişaha ait belgeler (ferman, berat vs.), devlet erkânının emirleri veya üst yönetime sundukları belgeler (telhis, takrir vs.), merkez ile taşra arasındaki yazışmalar (mektup, telgraf vs.), daireler arası yazışmaları muhtevi belgeler (tezkire, tapu senetleri vs.), dilekçe ve rapor şeklindeki belgeler (arzuhal, layiha vs.) ile iftâ ve kaza organlarınca hazırlanan belgeler (fetva, vakfiye vs.) şeklinde ana sınıflara ayırabiliriz.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 83. sayısından (Temmuz 2015) okuyabilirsiniz.