Ebul Faruk Önal

Salgın Hastalıkların Mezar Taşlarına Yansıması

Her kalbin çarpıntısı, kendi ecelinin ayak sesidir derler. Her ne sebeple olursa olsun ecelden kaçış mümkün değildir. Ölüm, insanı ister sıcak yatağında, ister bir dağ yamacında, kaza, hastalık yahut herhangi bir salgın vesilesiyle yakalar. Ne kadar kaçarsak kaçalım her hâlükârda ölüm kazanır ve mezar taşlarına “Hüve’l-Bâkî” kazınır. İnsandan geriye kalan ise bir mezar taşıdır. Zaten onu da başkası diktirir. Bu yazımızda İstanbul özelinde salgın hastalıklar sebebiyle dâr-ı bekâya göç eylemiş insanların mezar taşlarının ibretlik şâhidelerini sizlere sunmak istedik…

Yeni Salgına Yeni İlaç

Osmanlı’da halk sağlığını tehdit eden ve neredeyse bütün ülke sınırları içerisinde görülen pek çok salgın hastalık yaşandı. Özellikle can kayıplarının …

Arşiv Hazinesi

Osmanlılardan günümüze intikal eden arşiv malzemesini milyonlarca evrak, defter serileri, fotoğraflar, minyatürler ve daha pek çok orijinal materyal oluşturuyor. Peki ya günümüze gelemeyenler? Onların sayısı muhakkak eldekilerden fazla.

Buharlı Silindir Yollarda

Osmanlı devri yol yapımında dikkatleri üzerine çeken en mühim araç silindirdir diyebiliriz. Kazma kürekle açılan yollara toprak, mıcır, taş ve diğer malzemeler mühendisler gözetiminde döşeniyordu. Yola döşenen malzemenin sıkıştırılması, bozulmasının önüne geçilmesi için de silindirler kullanılıyordu.

Sultanın Yüreğini Bıraktığı Yer

Rumeli ve Balkanların anahtarı olan fetihleri yapan Murad Hüdâvendigâr şehid edildikten sonra tahnit edilerek Bursa’daki türbesine gönderilmiştir. Tahnitten sonra iç organlarıyla beraber kalbi de Kosova’da inşa edilen makam-türbesine yerleştirilmiş; daha sonra burası “Meşhed-i Hüdâvendigâr” diye anılmış, hal kın ve dev let adamları nın daimi ziyaretgâhlarından biri olmuştur.