Gezegenlerin, yıldızların ve gök cisimlerinin bulundukları yerleri tespit etmek ve hareketlerini incelemek için kurulan gözlemevlerine, rasathane denmiştir. İlk defa Müslümanlar tarafından kurulan rasathaneler, kısa sürede İslâm dünyasının her tarafında açılmıştır. Pek çok astronomi âliminin çalıştığı, onlarca talebenin eğitim gördüğü rasathaneler, bir nevi günümüzün uzay gözlem üsleri gibiydi ve buralarda yapılan gözlemlerle elde edilen veriler, sonraki çalışmalara büyük katkı sağlayacaktı…
Gurbette Bir Başkent Dimetoka
Osmanoğulları’nın bir uç beyliğinden cihan devleti olma yolunda çok az şehre nasip olmuştur Devlet-i Aliyye’ye başşehir olmak. Söğüt’te filizlenip sırasıyla Bursa’da kök salan, Edirne’de dallanıp budaklanan ve nihayetinde İstanbul’da koca bir çınara dönüşen Osmanlı Devleti’nin -unutulan ve günümüzde gurbette kalan- bir başkenti daha vardı; Dimetoka…
Güneş ve Ay Tutulmaları Efsaneler ve Hakikatler
Güneş ile Dünya’nın arasına Ay girdiğinde Güneş; Ay ile Güneş’in arasına Dünya girdiğinde Ay tutularak, Dünya karanlıkta kalır. Hayy olan Allah ile kul arasına Dünya girdiğinde ise kul, karanlıkta kalır. Tabiat hadisesi olarak görülen bu tutulmalar hakikatte, Cenab-ı Hakk’a iltica vesilelerinden ve ibret alâmetlerindendir…
Dolmabahçe Camii’nin Müze Olma Serüveni
Bir ana ile oğulun hayratıdır Dolmabahçe Camii… Bezmiâlem Valide Sultan tarafından inşası başlatılan ve onun vefatı üzerine oğlu Abdülmecid Han tarafından tamamlanan camiye, bir zamanlar öyle bir kör kazma vurulmuştu ki bu darbe, yapmak için değil, mabedi, aslî gayesinden uzaklaştırmak içindi. Nitekim cami, deniz müzesi yapılarak 19 sene ezana ve cemaate hasret bırakılmıştı…
Gazi Ahmed Paşa Külliyesi
Güzel belde İstanbul’a Topkapı’dan girişte bizleri karşılayan Gazi Ahmed Paşa Külliyesi, hepimizin dikkatini çekmiştir. Bir vesileyle burayı ziyaret edenlerin zihninde, bu cami ve çevresindeki müştemilatı kim, hangi gayeyle inşa ettirmişti sualleri canlanmıştır. Yine külliyenin mimarî hususiyetleri, vakıf şartları ve geleceğe taşınan mirası ne idi?
Talim-i Sıbyan Fermanı
Osmanlı memleketinde, eğitimin hukukî olarak zorunlu hâle getirilmesi, Sultan İkinci Mahmud devrinde, “Talim-i Sıbyan Fermanı” ile olmuştur. Fermanın muhtevasına bakıldığında, sultanın temel dinî eğitime ne kadar önem verdiğini ve çocukların eğitimlerini tamamlamadan çalıştırılmasına müsaade edilmediğini görmekteyiz. Bünyesinde, Osmanlı ve daha sonrası eğitim tarihi bakımından ilkleri barındıran ferman, son derece önemli bir belgedir…