Selçuklu sultanları ve devlet adamları, kitaplara duydukları hürmeti, ülkenin dört bir yanında inşa ettikleri kütüphanelerle ortaya koymuşlardır…


Selçuklu sultanları ve devlet adamları, kitaplara duydukları hürmeti, ülkenin dört bir yanında inşa ettikleri kütüphanelerle ortaya koymuşlardır…

Selçuklu sultanlarının Haremeyn’e olan bağlılıkları ve İslâm ümmetine hizmet etme arzusu, her şeyin üzerinde olmuştur. Resûlüllah Efendimiz’in mescidinde ve Beytullah’ta okunan hutbelerde isimlerinin zikredilmesi, onları yeryüzünün en bahtiyar insanları yapmıştır…

Selçuklu döneminde sultanlarla birlikte vezirler ve önde gelen devlet adamları da mukaddes beldelere hizmet etmeyi şeref bilmişlerdir.

Hac emîrliği, Abbasîler ve Selçuklular devrinde güvenliğin ötesinde siyasî ve dinî otoritenin de sembolü olmuştur. Türk komutanlar, bu görev aracılığıyla hem Abbasî hilafetini hem de Selçuklu devletini Haremeyn-i Şerîfeyn nezdinde temsil etmiş, hac yollarının imarı ve güvenliği gibi önemli vazifeler üstlenmişlerdir…

Büyük Selçuklu Devleti’nin son büyük hükümdarı Sultan Sencer, Ehl-i Sünnet akîdesine sarsılmaz bağlılığı, zâhidâne hayat tarzı ve âlimlere, mutasavvıflara duyduğu hürmetiyle, bir devlet adamından çok daha fazlasıdır.

Anadolu topraklarında dikilitaş formundaki en büyük Türkçe kitabe, Germiyanoğluları zamanında dikilmiştir. Kütahya’da bulunan kitabe, taş vakfiye adıyla bilinir. Germiyanoğlu ikinci Yakup Bey’in emriyle hazırlanan kitabe, âdeta Anadolu’nun Orhun Âbidesi hüviyetindedir…

“Her gün için bir parça ekmeğim ve ibadet edeceğim bir mescidim olsun, bu bana yeter.”

Selçuklular, hadis ilmini muhafaza, anlama ve izah etme hususunda muazzam hassasiyet göstererek bu ilmi, sistematik bir yapıya kavuşturmuş, Nizâmiye Medreseleri ve dârülhadîs gibi müesseseler aracılığıyla hadis eğitimini kurumsallaştırmışlardır.

Tarih sahnesinde öyle devirler vardır ki yalnızca kılıçla değil, kalemle de hüküm sürülür. Selçuklu asrı, işte böylesine müstesna bir devirdir. Selçuklular, Türk-İslâm Devletlerinden tevarüs edilen ilmî mirası, muhafaza etmekle kalmamış; onu medreseler, kütüphaneler ve eğitim müesseseleriyle besleyerek, çağının ötesine taşımıştır…

Selçukluların Anadolu’ya gelişi, tarihin seyrini değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu, yalnızca bir fetih ya da toprak kazanma hareketi değil; gönülleri …