İstanbul kuşatmasında gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi, kuşatmanın en önemli kırılma noktalarından birini teşkil eder. Bu konu hakkındaki tartışmalar ise günümüze kadar gelmişt ir. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Feridun Emecen ile gemilerin karadan yürütülmesi hadisesini ve arka planını konuştuk…
İstanbul’un fethinde gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi meselesi yıllardır tartışılan bir konu. Hatta yer yer fethin önüne bile geçiyor. O kısımlara geçmeden önce; bu hadisenin hemen öncesinde neler yaşanmıştı?
Bilindiği gibi 20 Nisan günü asker, yiyecek ve mühimmat taşıyan dört Cenova gemisi ki biri Bizans’a aitti- Marmara’da belirmişti. Vaziyet Fatih’e haber verilince hemen Baltaoğlu Süleyman Bey’e emir yollayarak bu gemilerin durdurulmasını istedi. Ama Osmanlı donanması bu gemilerin Haliç’e girmesine mani olamadı. Baltaoğlu, hadiseyi elinden kaptanlığı alınmakla atlattı. Bu vakada kayıplar gerçekten de önemsiz denecek kadar azdı ama Osmanlı ordugâhında olumsuz bir hava estirmişti. O gece, Fatih en sıkıntılı gecelerinden birini yaşadı. Çünkü muhaliflerle padişah ve taraftarları arasında ciddi gerilimler yaşanmıştı. Hatta tarihçi İdris-i Bitlisî, başından beri muhasaranın kaldırılmasını isteyen Çandarlı Halil Paşa’nın taraftarlarının arttığını yazar. Üstelik padişahın hocası Akşemseddin’den de kendisine bir ikaz mektubu gelmiştir. O gece İkinci Mehmed Han, tartışmalara bir son vermek ve kuşatmanın tekrar büyük bir gayretle sürdürülmesi için divanı topladı. Vezirler, beyler, ileri gelen kumandanlar ve ulemanın bulunduğu divanda Fatih, bu dört geminin gelmesinin önemsiz olduğundan bahsetti, okuduğu ayet ve hadislerle, anlattığı tarihten örnek hadiselerle orada bulunanları cesaretlendirdi. Neyse ki bu sıkıntılı saatler, muhaliflerin iknasıyla bitti. Fatih o geceyi uykusuz geçirdi, yeni planlar üzerinde düşündü.
İlk olarak da limana giren gemilerin top ateşine tutulması emrini verdi. Gemilerin limana girmesi karşı tarafta büyük sevinç meydana getirmişti tabii ki ama başlanılan bombardımanla bu fazla sürmedi. Nitekim iki gün sonra da Fatih’in gemileri Haliç’teydi.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 81. sayısından (Mayıs 2015) okuyabilirsiniz.