İstanbul tarihi denince akla ilk gelen isimlerden Bizantolog ve sanat tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice Ayasofya Külliyesi ve Medresesi hakkında az bilinen ve bizzat şahidi olduğu hususları Yedikıta’ya anlattı…
Medreseyi niçin yıktılar?
Evvelâ, yıkılan medrese, Fatih’in yaptırdığı medrese değildi. 19. yüzyılda, o zamanın mimarî üslubuna göre, Avrupaî bir mimarîde yeni baştan yapılmıştı. Ondan sonra, 1933’e doğru Ayasofya Camii müzeye çevrildiği zaman burayı da lüzumsuz diye kapattılar. Önce metruk bıraktılar, arkasından da yıktılar. Ayasofya’nın yanında lüzumsuz bir ilave olarak gördüler. Zaten biliyorsunuz o devirde medreseler kapatılmıştı. Tartışmalar ne yönde oluyordu? Esasında medrese ile pek fazla ilgilenen olmadı. Zaten yıllar önce bütün medreseler kapatılmıştı. Bu binaların hiçbirinin medrese olarak faaliyetleri yoktu. Biliyorsunuz, Süleymaniye’nin bile üç medresesinden bir tanesi askerî matbaa olmuştu. Bir tanesi İslâm Eserleri Müzesi olmuştu. Bir tanesi de depo gibi kullanılıyordu. Haliç tarafındaki medreselere gelince, oralar evsizlerin meskeni idi. En değerli medreseler bile bu haldeydi. Gözden çıkarılmıştı yani. Ondan sonra bir ara bunların hepsini temizlediler, restore edelim dediler ama öyle kaldı, hiçbir şey yapılmadı. Sonra bir ara Ertuğrul Muhsin’in tuhaf bir fikri oldu, bunları tiyatro yapalım dedi. O zaman ben Anıtlar Kurulu’ndaydım. Öyle şey olmaz dedik, itiraz ettik. Buna muazzam kızdı Ertuğrul Muhsin. Hatta kurumun aleyhine bir yazı yazdı Tiyatro Dergisi’nde. Neymiş, o kadar fakir halk varmış, onları tiyatro eserleriyle uyaracakmış…
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 85. sayısından (Eylül 2015) okuyabilirsiniz.