İslâm dünyasının manevî otoritesini elinde bulunduran Abbasî hilafeti, Türk-İslâm devletleri için meşruiyetin ve bağımsızlığın kaynağı olarak görülmekteydi. Sultanlar tahta çıktıklarında halifeye elçi gönderirlerdi. Halife hazretleri de iade-i ziyarette bulunmak üzere kendi elçilerini ve hükümdarın bağımsızlık alâmetlerini gönderirdi. Türkiye Selçuklu sultanı Alâeddin Keykubad da tahta çıktıktan sonra aynı usulü takip etmişti. Abbasî halifesi tarafından gönderilen elçiyi büyük bir merasimle karşılamış, saygıda kusur etmemişti…
Sultan İzzeddin Keykavus vefat edince, vezir Emir Seyfeddin Ayaba riyasetinde toplanan Selçuklu devlet adamları, merhum sultanın kardeşi Alâeddin Keykubad’ı tahta çıkarmaya karar verdiler. Melik Alâeddin Keykubad bu esnada Malatya yakınlarındaki Minşar Kalesi’nde tutsak hâldeydi. Yeni sultana müjdeli haberi Emir Seyfeddin Ayaba verdi. Alâeddin Keykubad kaleden çıkartılarak Sivas’a geldi. Burada taziye ve tebrikleri kabul etti. Ardından Konya’ya geçerek 1220 yılının ilk aylarında büyük bir merasimle Selçuklu tahtına çıktı.
Yeni bir sultanın ilk elçi gönderdiği yer, umumiyetle Abbasî hilafet makamı olurdu. Alâeddin Keykubad da sultan olduktan hemen sonra, kıymetli hediyelerle birlikte elçisini Abbasî Halifesi Nâsır-Lidînillâh’a gönderdi. Halife, sultanın elçisini memnuniyetle karşılamıştı.
Daha sonra, Alâeddin Keykubad’a hükümdarlık alâmeti vermek üzere halifenin elçilik heyeti hazırlandı. Bağdat’tan yola çıkan heyet, beraberinde saltanat menşuru, Anadolu’nun tevcih fermanı, padişahlık hil’ati, sultanlık kılıcı, sarık, yüzük gibi hâkimiyet ve hükümdarlık alâmetleriyle; sultana yakışır bir at ile içi para dolu tabaklardan oluşan hediyeler götürmekteydi. Hediyeleri Konya’ya getiren heyetin başında, devrin en önemli mutasavvıflarından Şihâbeddin Ömer b. Muhammed es-Sühreverdî vardı.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 155. sayısından (Temmuz 2021) okuyabilirsiniz.