Bursa ile Bolu arasında inci bir kolyenin taneleri gibi sıralanan Osmanlı köylerini görmeye, büyüklerinizi ziyaret eder gibi gidin bir hafta sonu. Zamana direnen cumbalı evlerin, bereketli çarşıların ve ahşap kokulu sokakların size anlatacağı çok şey olduğunu göreceksiniz…
İznik Gölü ile birlikte Bursa’nın iki mavi gözünden biri olan Uluabat Gölü, yolculuğumuzun başlangıç noktası. Puslu sularıyla Bursa’nın dingin zamanlara açılan kapısı olan gölün kuzeybatı ucundaki yeşil bir yarımadanın üzerine kurulan Gölyazı, balıkçı kadınlarıyla ünlü eski bir Osmanlı köyü. İlk yerleşim izleri antik çağlara uzanan Gölyazı, gayrımüslimlerin asırlarca Osmanlı adaleti altında huzur içinde yaşadığı bir coğrafya olmuş. Günümüzde ise mübadele yıllarında buradan ayrılan Rumların yerini Selanikli Türkler almış. Ahalinin anlattıklarına göre Gölyazılı Rumlar, zaman zaman eski köylerini ziyaret ediyorlarmış.
1980 yılında SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınan 90 kadar tarihi Gölyazı evi, geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Taş ve ahşabın uyumlu birlikteliği ile inşa edilen Gölyazı evlerinin en ilginç yanı, çok katmanlı sivil mimari örneklerini yansıtması. Gölyazı’da asırlık çınarların altında dinlenip göldeki pelikanları izlemek, köy kahvesinde sıcak bir sohbete dalmak, Uluabat Kuş Cenneti’nde belki de ömrünüzde hiç görmediğiniz kuş türleriyle tanışmak gibi hoş anlar yaşamak mümkün.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 102. sayısından (Şubat 2017) okuyabilirsiniz.