Evliya Çelebi zamanında Tuna Nehri’nde çeşit çeşit buz sporları yapılıyordu…
Osmanlı devlet adamlarından Melek Ahmed Paşa bir sene kaldığı veziriazamlıktan, 1651’de azledilerek Özi valiliğine tayin edilir. Evliya Çelebi de onunla Özi eyaletinin bir sancağı olan Silistre’ye gider. Burada iken Tuna Nehri’nin buzları, onu son derece hayrete düşürür. Tuna’nın bilhassa Silistre’deki buzları, bunların çıkardığı müthiş sesler, buz üzerinde kayan insanlar, buz altındaki balıklar, buzlarla mücadele edenler. Evliya Çelebi, Tuna Nehri’ni ve buzlarını anlatıyor:
“Amma Tuna’nın buzu çözüldükten sonra güvenli olur. Fakat Tuna buzları tâ Alman topraklarından beri sürüklenip gelince, kale duvarı seksen zira yüksekliğinde olduğu halde, çoğu kere birbiri üstüne kat kat yığılıp kale duvarlarından içeri girip nice evleri harap etmiştir. Dağlar gibi buzullar gelip her buz parçası birbirine vurunca, top sesi gibi gürler.
“Amma bu Tuna Nehri buz tutup donsa bu şehir gayet ganimetli olur. Zira Tuna üzerinde bulunan Eflâk, Boğdan ve daha nice köy ve şehir taraflarından binlerce kızaklı mandalarıyla buz üzerinde odunlar, belvan direkler ve çeşitli yiyecek içecek şeyler gelir. Ve binlerce Silistreli ahbaplarıyla Tuna buzu üzerine çadırlar kurup yiyip-içerler ve buzda kayanlar olur ki, garip bir seyirliktir. Kimi pabuç ile kimi nalın ile kimi kızak ile kimi iki elinde kısa değnek ile ayak üzere buz üstünde kayarak, şehirden şehire göz kamaştıran şimşek gibi giderler. Ve eğer bayram-ı şerife tesadüf ederse Tuna Nehri üzerine büyük salıncaklar kurulup sallanırlar. Zira Tuna buzu altı-yedi karış donar. Kış mevsimi şiddetli olursa on karış donup beş ay Tuna Nehri’nin geçit vermediğini biliriz. Acayip bir hikmettir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ağustos (12. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.