Hep duyduğumuz ancak tanıma imkânı bulamadığımız yerler vardır ya! İşte Kastamonu, çoğumuz için bu durumu ifade eden şehirlerden sadece biri. Tarihî mirası, insanı içine alan tabiatı ve yoğun manevî havası ile mütevazı, içinde bir o kadar da zenginlik barındıran kadîm şehrimizle tanışın…
Seyahate çıkmak istiyorsunuz. Bu keşif yolculuğundaki amaçlarınız arasında, şehir hayatının hızından ve gürültüsünden kurtulmak, tabiatla iç içe olmak, tarihî evlerin gölgelediği sokaklarda yürümek, şehrin manevî havasını solumak varsa size tavsiye edebileceğimiz bir yer var: Kastamonu… “Hepsi bir arada mı?” derseniz, buyurun beraber keşfedelim…
Şehrin Manevî Bekçilerinin Huzurunda
Seyahatimize Ashab-ı Kiram türbesi ile başlıyoruz. Kastamonu’da sahabe kabrinin olması sizleri şaşırtmasın. Dünyanın dört bir yanına gökteki yıldızlar misali, İslâm güneşini yaymak için dağılan bu yüce şahsiyetleri daha yakından tanımanızı isteriz.
Hepkebirler Camii’ndeyiz. Bu tarihî yapının haziresinde hemen minarenin altında medfun zât, Ashab-ı Kiram’dan Kaysü’l-Hemedanî el-Asgar Hazretleri’dir (r.a.). Rivayete göre Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri’yle (r.a.) İstanbul’un fethi için yola çıktığı ve yine onun işareti ile Kastamonu’da kaldığı biliniyor. Şehir fethedilmeden çok önce Kastamonu’nun manevî fatihi olarak burada vefat etmiş.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 154. sayısından (Haziran 2021) okuyabilirsiniz.