“Hakikat mezara dahi gömülse, bir gün ortaya çıkar”
Bilhassa Meşrutiyet devrinden (1908) sonra Osmanlı tarihi üzerine yazıp çizenler Sultan İbrahim’e bir “deli” sıfatı takmışlardır ki, bugün tereddütsüz, büyük iftiradır diyebiliriz. Sultan İbrahim, tahta oturacağı zaman bir an tereddütlenmiş ve ellerini açarak:
‘Ey Rabbim! Bana saltanat nasip ettin. Biraz sonra koca bir ülkenin bütün insanlarının mal ve can emniyeti benim mesuliyetim altında olacak. Yeryüzünde irademin önüne geçecek bir irade bulunmayacak. Eğer ben, zulüm ve gadr ile insanların üzerinde bir kâbus olursam, kudret-i ilâhiyeni göster, ruhumu al!’ diye dua etmişti. Bunlar deli sözü değil, hükümdar sözüdür.
Sultan İbrahim Han, tarihimizin mağdur ve iftiraya uğramış simalarından biridir. Asırlar geçmiş olmasına rağmen onun mağduriyeti hâlâ devam etmektedir. Onu tahttan indirenler ve feci bir şekilde katledip, şehid edenler; cinayetlerini halk nazarında meşru gösterebilmek için, ona “Deli” damgasını vurmuşlar, onu türlü iftiralarla lekelemeye çalışmışlardır.
Sultan İbrahim Han, şehzadeliğinde, sarayda iyi bir tahsil gördü. Ağabeyi Sultan Dördüncü Murad Han vefat ettiğinde, hayatta kalan tek Osmanlı şehzadesiydi. Sultan Murad Han’ın genç yaşta vefatına bir türlü inanamıyordu.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Ağustos (12. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.