Büyük Sahra Çölü’nün tam ortasında, ortalama gelirin kişi başı yıllık 200-250 dolar, ortalama ömrün 40 yıl olduğu, insanların % 80’inin açlık sınırının altında yaşadığı, dünyanın en fakir ikinci ülkesi Nijer… Bölgenin İslam’la tanışması 7. yüzyılda başlıyor. Kuzey Afrika ülkelerinden gelen tüccarlar ve Arap yarımadasından buraya ulaşan elçiler, bölgede İslam’ın hızla yayılmasını sağlamış. O devirlerde yaşanan huzurlu ve müreffeh hayat, sömürü düzeninin başlamasıyla yerini açlık ve sefalete bırakmış.
* 666’da Ukbe b. Nâfi‘ kumandasındaki İslâm orduları Kuzeydoğu Nijer’deki Kavar’ı fethetti.
* 10. asırda kuzeyden gelen Tevârikler İslâmiyet’in bölgede kalıcı olmasını sağladılar.
* 15. yüzyıla kadar Nijer toprakları, Songay Sultanlığı ile Kânim-Bornu Sultanlığı tarafından idare edildi.
* Osmanlı Devleti 1551’de Trablusgarp’ı İspanyollardan kurtardıktan sonra Fizan’ı fethederek Nijer sınırlarına yaklaştı.
* 1591’de Songay Sultanlığı yıkılınca bölgenin batısında Tinbüktü Paşalığı, doğusunda Kânim-Bornu Sultanlığı kaldı.
* 1883’te Osmanlı Devleti Fizan’ı sancak merkezine çevirince Nijer’in kuzeydoğusundaki Kavar sultanı Osmanlı Devleti’ne tâbi oldu.
* 19. yüzyılın sonlarında dağlık Tibesti bölgesinde yaşayan Tîbûlar kendi istekleriyle Osmanlı Devleti’ne tâbi olunca bunlar için Tîbû Reşâde adıyla bir kaza kuruldu. Fransız işgalinin şiddetlendiği dönemde, bugünkü Nijer’in kuzeydoğusunda Kavar topraklarında da aynı kabile için Bilma merkezli bir kaza oluşturulup buraya bir kaymakam gönderildi.
* 1904’te Nijer’in batısını işgal eden Fransızlar, Senegal’den Çad’a kadar uzanan bölgeye Yukarı Senegal – Nijer adını verdiler.
* Fransızların bu bölgeyi Cezayir sömürgesiyle birleştirmek istemelerine Tevârikler karşı çıktı. Ezgar Tevârikleri, Osmanlılar’a başvurup Trablusgarp vilâyetinin Fizan sancağına bağlı Ezgar Tevârik adıyla bir kaza kurulmasını istediler. Ardından Cezayir’in güneyindeki Hogar Tevârikleri’nin reisi, Sultan İkinci Abdülhamid’e müracaat ederek silâh yardımı istedi. Osmanlı Devleti bunlara da yardım etmeye çalıştı, ancak Fransızların bölgeyi işgalini önleyemedi (1906).
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Aralık (16. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.