Hiçbir devlet adamı, İkinci Abdülhamid Han kadar birbirine taban tabana zıt yorumlara maruz kalmamıştır. Bunda, dahilî ve haricî, lehte ve aleyhteki propagandaların tesiri büyüktür…
Uluslararası kutuplaşma veya kamplaşmalardan uzak diplomasiyi önemli gören, büyük devletlerle ilişkileri frenlenebilecek mertebede tutan, sonu belli olmayan işlere girmeyerek savaştan uzak durmayı ana ilke olarak benimseyen Sultan İkinci Abdülhamid’in Osmanlı’nın hasta adam olarak nitelendirildiği bir devirde, devlet topraklarının paylaşılma teşebbüslerinin yoğun olarak yaşandığı bu asırda dış politikaya özel bir önem verdiği görülür. Sultan İkinci Abdülhamid, Osmanlı’nın Avrupa devletleri karşısında geri kaldığının farkında olan ve bunları önlemek için gerekli yenilikleri yapan, teknolojik ve ekonomik ilerlemeye önem veren bir şahsiyet olarak karşımıza çıkar.
Sergilenmeye çalışılan bütün olumsuzluklar karşısında sürekli yeni yeni yollar deneyen Sultan Abdülhamid’in en önemli teşebbüslerinden biri İslâm Birliği projesidir. Bu çerçevede sultan, bir yandan Hicaz Demiryolu’nu yaptırırken bir yandan da tüm dünya Müslümanlarının hac ibadetini güvenli ve huzur içinde yapabilmeleri için Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de birçok konaklama yeri ve misafirhane inşa ettirerek diğer İslâm ülkelerinin vatandaşları üzerinde de Osmanlı hilafeti adına müsbet tesirler uyandırmıştır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 117. sayısından (Mayıs 2018) okuyabilirsiniz.
Ulu Hakan ı anlamak şüphesiz ki devletimizin ve milletimizin ve dahi Alem i İslamın bekası için elzemdir