İstanbul’un hayırsever hanım sultanlarından Hatice Sultan’ın yaptırdığı onlarca eserden biri olan Hatice Sultan Çeşmesi, yaklaşık bir asırdır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Yanlışlıkla Saliha Sultan’a nisbet edilen tarihî çeşme, günümüze ulaştı ulaşmasına ama bu kez de kaderine terk edildi. Harap bir vaziyette bulunan ve görenlerin içini sızlatan çeşme, yeniden eski günlerine kavuşmayı bekliyor…
Medeniyetlerin kavşak noktasında bulunan İstanbul, tarihî ve stratejik ehemmiyeti sebebiyle, asırlarca cihanın payitahtı olmayı başardı. Tabiat güzelliğinin yanında, aradan geçen zaman içinde şehirde, binlerce kültür ve medeniyet eseri birikti. Lâkin bu kültürel mirasın ancak bir kısmı günümüze ulaşabildi. Bazıları ise İstanbul’un karmaşası arasında koybulmuş veya unutularak kaderine terk edilmişti.
İstanbul’da unutulan ve yok olmaya yüz tutan eserlerden biri de Ayvansaray’da bulunan Hatice Sultan Çeşmesi’dir. Bataklığa dönüşmüş bir çukurda gömülü hâlde bulunan ve kendisine uzanacak bir imdat eli bekleyen bu nadide kültür eserimiz, kurtarılmayı bekliyor.
Çeşmenin bânîyesi (yaptıran hanım kişisi), Osmanlı’nın hayırsever hanım sultanlarından Dördüncü Mehmed Han’ın kızı Hatice Sultan’dır. Hatice Sultan’ın Eylül 1735’te klasik Türk mimari üslûbunda yaptırdığı bu çeşmenin sağında ve ona bitişik, kesme taştan yapılmış, yüksek bir su terazisi vardır. Çeşmenin kitabesini Lâ’lî mahlasıyla tanınan, şair ve hattat Hacı Mustafa Efendi yazmış. Lâ’l denilen kırmızı renkli mürekkep ürettiği için kendisi bu lakapla meşhur olmuş. Lâ’lî Mustafa Efendi’nin en mühim hususiyetlerinden biri de Hatice Sultan’a kethüdalık vazifesinde bulunmuş olmasıdır.
Karıştırılan Çeşme
Birbirini tekrar eden pek çok yayında bu çeşmenin, Sultan Birinci Mahmud’un annesi Saliha Sultan’a ait olduğu ifade edilir. Ancak kitabesi dikkatle incelendiği zaman, çeşmenin bânîyesinin Saliha Sultan değil, Hatice Sultan olduğu görülür.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 161. sayısından (Ocak 2022) okuyabilirsiniz.