Müslüman Türklerin kurduğu ilk cihanşümul devlet olan Büyük Selçuklular, pak itikatlı, samimi Müslümanlardı. Onlar, İslâm’a yönelen tehditlerin bertaraf edilmesinde önemli rol oynadılar. Özellikle Ehl-i Sünnet akidesinin, sahih itikadın müdafîleri ve muhafızları oldular. Müslümanlar arasında nifak tohumları eken bozuk cereyanlara karşı daima teyakkuz hâlinde olan Selçuklular, âlem-i İslâm’da dirlik ve birliği tesis ettiler…
Bağdat merkezli Sünnî Abbasî hilafetinin, Büveyhî ve Fâtımî tahakkümüne uğradığı, devlet otoritesinin sarsıldığı, Abbasîlerin müşkül vaziyete düştüğü zamanlardı… Abbasî halifesi, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den yardım istedi. Selçuklular tarih sahnesine henüz çıkmıştı. Halifenin “imdat” nidalarına daha fazla dayanamayan bozkırın yeni sultanı, güçlü ordusuyla Bağdat’a doğru yola çıktı.
Tuğrul Bey bu yolculuğu, “Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) şerefli bir şekilde hizmet etmek, hacca giderek Mekke-i Mükerreme’nin yollarını tamir etmek, Mısır ve Suriye’deki Fâtımîlerin hâkimiyetine son vermek maksadıyla” yaptığını duyurmuştu. 1055’te Bağdat’a gelen Tuğrul Bey, şehirdeki Büveyhîlerin tahakkümünü sonlandırdı. Böylece, Ehl-i Sünnet dünyasının hamiliği de Selçuklulara geçti.
Bu tarihlerde doğuda Şiî Büveyhîler, batıda Şiî Fâtımîler hüküm sürmekteydi. Bir de İslâm’ı tahrip etmeye çalışan Bâtınîler vardı. Üçünün ortasında kalmıştı Ehl-i Sünnet’in kalesi. Abbasîler, bunlarla topyekûn mücadele edecek ordulardan mahrumdu. Bağdat, kendisini saran zehirli sarmaşıktan, ancak Selçuklu gibi güçlü bir devletin eliyle kurtulabildi.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 157. sayısından (Eylül 2021) okuyabilirsiniz.
Hz Allah Ümmet-i Muhammed’in Evladını Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadinda daim eylesin …
Yazınız için teşekkürler….