Birçok millete adaletle hükmeden Osmanlı, hâkim olduğu topraklarda asırlarca kaldı. Devletin bu denli uzun ömürlü olmasının hikmetlerinden biri de uyguladığı hukuk sistemiydi. Adil bir yönetim anlayışını benimseyen Osmanlı, ayrım gözetmeksizin tebaasına adaletle hükmetti. Osmanlı’nın adaleti, ülkeye gelen Batılı seyyahların da dikkatinden kaçmadı…
Osmanlı Devleti, adalet üzerine inşa edilmişti. Devletin güçlenip yükselmesinde ve varlığını sürdürmesinde son derece önemliydi adalet mekanizması. Öyle ki padişahların mühim vasıflarından biri de “adil hükümdar” olmaktı. Sultanların bu geleneğe sadık kalması, devleti kısa bir sürede cihanşümul hâle getirdi. Daima adil bir yönetimi düstur edinen ecdadımız, tebaa arasında adaleti tesis ederek ırk, dil, din ayırımı yapmadan idaresi altında bulunan herkesi adaletle yönetti.
Zamanın devletleriyle mukayese edildiğinde oldukça adaletli bir yönetim tesis eden Osmanlı, toplumun huzur ve güveni için gerekli her türlü tedbiri almaktan geri durmadı. Bu hassasiyet, devleti de uzun ömürlü kıldı.
Vakanüvis Naîmâ, “Osmanlı’da devletin ayakta kalışının temel şartı adalettir.” der. Fransız düşünür Voltaire, “Osmanlılarda hukuk düzeni, vatandaşın güven altında yaşamasına, kazanmasına, istikrarlı bir vasatta mutlu bir hayat sürmesine imkân veren mühim bir unsurdur.” demiştir. Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Osmanlı ülkesinde ahalinin huzuru, adil yönetimle tesis edilmiştir.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 147. sayısından (Kasım 2020) okuyabilirsiniz.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]