Her hükümdar gibi Sultan Abdülhamid de etrafındaki adamların keyfiyeti miktarınca devletine ve milletine hizmet edebildi. Fikrine, zikrine, fiiline en güvendiği adamlarla çalışmaya gayret etti. Hepsinde isabet etti mi peki? Hayır… Ama neticede devlet gemisini onca yıl belli adamlarla idare etmesini bildi. İşte uzun müddet sultanın yanı başında çalışmış devlet ricalinden en meşhurlarından birkaçının kısa hikâyeleri…
Vazgeçilmez Danışman Sadrazam Said Paşa (1838-1914)
“Zavallı Said Paşa da vefat etti. Dün haber alınca alimallah kendimi zapt edemedim, ağladım. Hatta ne ağlıyorsun, o senin hakkında hatıratında iyi yazmamış dediler. Vakıa son zamanda vefasızlık etti. Her ne de olsa kendisini severdim. Âlim, tecrübeli, zeki bir adam idi. Vakıa üstüne başına eğilmez, bakmaz idi…” Sultan II. Abdülhamid, Hususi Doktoru Âtıf Hüseyin Bey’in Notları, s. 251
Erzurumludur. İlk eğitimini ve medrese tahsilini Erzurum’da gördü. Erzurum Tahrirat Kalemi’nde başlayan memuriyet hayatı, İstanbul’a gitmesiyle bambaşka bir şekle bürünecek ve bürokrasinin ikbal merdivenlerini zekâsı, çalışkanlığı ve tabi bir de talihinin yaver gitmesiyle hızla tırmanacaktı. İstanbul’daki memuriyeti sırasında bir taraftan da Ayasofya’da derslere devam etti. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. İstanbul dışına çıkmamaya çalıştı. Kamuoyunda yeni yeni yer bulmaya başlayan gazetelerde yazılar yazarak basın dünyasına adım attı. 1876 yılında Sultan İkinci Abdülhamid tahta geçince, Said Paşa yeni padişahın en yakınındaki göreve, Mâbeyn başkâtipliğine getirildi. Keskin zekâsı, rapor hazırlamada, iç-dış politikaya dair meseleleri kuşatıcı zekâsıyla değerlendirip ifade etmedeki başarısı, uluslararası anlaşmalara olan vukûfiyeti ve çalışkanlığı, kendisini Hamidiye devrinin vazgeçilmez bürokratı hâline getirdi.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 114. sayısından (Şubat 2018) okuyabilirsiniz.