Eski maden şehri Canca, zamanla önemini kaybetmiş, Kanunî Sultan Süleyman’ın emri ile kurulan yeni şehir, 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en büyük gelir merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Bölge, gümüş madenlerinin bulunmasından dolayı da “Gümüşhane” ismini almıştır. Eski Gümüşhane, (Süleymaniye Mahallesi) Anadolu’daki tek gümüş madeninin bulunduğu bölgeydi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra şehir, Harşit Vadisi’nde yeniden kurulmuştur.
Kuruluşu M.Ö. 3000 yıllarına dayanan Gümüşhane, tarihî süreç içerisinde günümüze kadar önemini daima koruyan şehirlerimizdendir.
Gümüşhane ve çevresi 1048 yılında Müslüman-Türk idaresine geçmiş ve birçok Türk boyları arasında el değiştirmiştir. Trabzon’un Fatih Sultan Mehmed tarafından 1461 yılında fethedilmesiyle birlikte Gümüşhane de Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) İran seferi sırasında Harşit Vadisi’nden geçerken gümüş madeninin bulunduğu “Eski Gümüşhane” yöresinin imar edilmesini emretmesi üzerine buraya haneler ve Süleymaniye Camii yapılmıştır.
1566 yılına kadar “Canca”, 1566’dan sonra “Gümüşhane”, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Süleymaniye Mahallesi diye anılan Eski Gümüşhane’de gümüş ve altın madeni ocaklarının varlığı zamanla bölgeye imtiyaz sağlamıştır.
1647’de Gümüşhane’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu bildirir. Yine bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesi’nde darphane olduğunu yazarak üzerinde “Duribe fi Canca” (Canca’da basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğunu bildirir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Kasım (15. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.