Çukurçeşmeler, 16. asır İstanbulu’nda büyük ihtimalle de ekserisi Mimar Sinan tarafından yapılmış, özellikli yapılardı. Bunların Ayasofya ve Sultanahmet civarında yoğunlaştığı söylenebilir. Nitekim son yıllarda, Ayasofya’nın hemen önünde, on yıllardır üzerinden gelip geçtiğimiz ama hiç haberimiz olmayan yeni bir çukurçeşme keşfedildi…
Bir zamanlar İstanbul’un Avrupa yakasını besleyen üç büyük su sistemi Halkalı, Kırkçeşme ve Taksim (Bahçeköy) sularıydı. Kırkçeşme, bend suyuydu ve özellikle de İstanbul Suriçi’nin çeşmelerine su taşımıştı. İlk olarak Kağıthane Deresi ve Alibeyköy Deresi etrafındaki bölgede Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) tarafından yaptırılan Kırkçeşme su şebekesi bilahare Kanuni Sultan Süleyman (1526-1566) tarafından Mimar Sinan’a yeniden inşa ettirildi.
İstanbul’un yüksek semtlerinin içme suyunu Halkalı suları sağlarken Kırkçeşme, Eyüp semti ile surlar içindeki bölgenin daha alçaktaki yerlerini beslerdi. Kaynağından Eğrikapı Maksemi’ne (Savaklar) kadar 55 kilometre yol kat eden Kırkçeşme suları; Eyüp Dağıtım Kubbesi (Yeni Kubbe), Eğrikapı Maksemi (Savaklar), Sulukule Kubbesi, Tezgahçılar Taksimi ve Ayasofya Taksimi ile şehir içine dağıtılmaktaydı. Bunlardan Sulukule Kubbesi günümüze gelemezken Ayasofya Kubbesi yolun altında kalmıştır.
Ayasofya’daki maksemden, civardaki pek çok yapıya su verilmekteydi. Topkapı Sarayı mutfaklarına kadar Ayasofya Camii, Eski Çeşme, Ayasofya Medresesi ve Hamamı, imam evi, fırın, şadırvan, ahırlar, İshak Paşa Hamamı, Topkapı Sarayı’nda bir dolap, kuşhane, Kanuni Sultan Süleyman’ın diş hekimi Hamonzade evine kadar ise Emin Cevad Mescidi Çeşmesi, Mehmed Paşa Medresesi Çeşmesi, Hoca Paşa Hamamı, Elvanzade Zaviyesi Çeşmesi, Kazasker Çeşmesi, sularını hep bu maksemden alırdı.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 104. sayısından (Nisan 2017) okuyabilirsiniz.