Yeryüzünde hiçbir kavim yoktur ki ok ve yay kullanmasın. Ancak bu kadîm silahı Türkler kadar maharetli kullanan başka bir millet de olmadı. Avlanma, savaş, spor, haberleşme, yarışma, davet etme, metbûluktâbilik gibi birçok sahada kullanılan ok ve yay, Türkler için âdeta sadık dosttu. Bozkır dünyasının çetin şartları içerisinde iyi ok ve yaya sahip olan hayatta kalabilirdi. Savaş meydanlarında hedefi vurmanın yolu, iyi ok kadar kaliteli yaya sahip olmaktan geçiyordu. Türkler, diğer devletler nezdinde en yüksek yay tekniğine sahip tek milletti. Yay yapımında kullandıkları bu üstün teknik, onları cihan hâkimiyetine taşımıştı…
Yayın Sırrı
Sırrı, yapım tekniğinde gizlidir. Yüzyıllar süren yorucu deneme ve araştırmanın neticesinde mükemmelliğe ulaşmıştır Türk yayları. Bu derecede mühim silahın yapımındaki hassasiyet, bugün bile anlayamadığımız noktalarda saklıdır. Yapımında, ağaç, tutkal, sinir ve kemik gibi dört ana malzeme kullanılmıştır.
Yay yapımı uzun emek isteyen, sabır gerektiren iştir. Öncelikle yayı yapmak için malzemeler temin edilir. Yay için en ideal ağaç, akçaağaçtır. Kemik olarak öküz boynuzudur. Kullanılan sinir, öküzün bacağından alınan aşil tendonlarıdır. Yapıştırıcı ise balık tutkalıdır. Yayın iç tarafına boynuz, dış tarafına ise sinir döşenir. Ağaç, boynuz ve sinirler birbirine tutkallanır.
Yayın yapım safhaları belli mevsimlere bölünmüştür. Meselâ kışın yayın iç kısmı, yazın yayın dış (sırt) kısmı tutkallanır. Hazırlanan yayın kullanılması için en az bir sene, ortalama üç sene beklenmesi gerekirdi. Üzerine vernik ve cila sürülen yaylar, nakışlarla bezenir. Çok iyi bakılmış bir Türk yayı, 200 yıl kullanılabilirdi.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 146. sayısından (Ekim 2020) okuyabilirsiniz.