Osmanlı’nın kuruluşuna bizzat tesir eden, fetihler çağında büyük zaferlerin kazanılmasında çok emeği olan, Rumeli’nin yurt edilişinde önemli roller üstlenen serhad gazilerini hatırlamayı, hatırlatmayı kendimize borç bildik ve bu ayki dosyamızı, akıncılara ayırdık…
Dosyamızda, akıncıların dilden dile, nesilden nesile aktarılarak gelen muhteşem akınlarının destansı hikâyesinin perde arkasını irdeledik. Kim olduklarını, nasıl akın yaptıklarını derinlemesine incelerken, akademik olarak da uzman görüşüne yer verdik…
Bugün pek çoğunun isimleri unutulsa da serhad bekçilerinin yiğitlikleri, hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor. Mezar taşları olmasa dahi hâlâ oralarda bir yerlerde, ıssız tepelerde, yalnız başına bekçilik yapmaya devam eden serhad gazilerimizin aziz ruhları şâd olsun…
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle…
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan,
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla…
Yahya Kemal Beyatlı
Fedakârlık Olmadan Zafer Olmaz!
Onlar, yeni kurulan devletin yılmaz bekçileriydiler. Hayatları yiğitlik ve kahramanlıkla yoğrulmuştu. Kendilerine gaza ve cihadı düstur edinmiştiler. Onlar öncüydü, önden gidenlerdi. Yol açarlar, yol gösterirler, artlarından binlerce kişilik ordu yürürdü. Seri hareket ederler, kelle koltukta dörtnala koşarlar, cihanı atlarıyla kuşatırlardı. Cesaretleri, zorluklar karşısında pes etmez kudretleri vardı. Hak yolunda kılıç kuşanır, cenk ederler, asla geriye dönmeyi düşünmezlerdi.
Serhad boylarında at süren yiğitlerin çiğnedikleri topraklar nal sesleriyle yankılanır, düşman, onların kudreti karşısında boyun eğmek zorunda kalırdı. At üstünde kartal gibi süzülen civanmertlerin karşısında şehirler, kasabalar, köyler titrerdi. Yiğitlerin at kişnemeleri, kılıç şakırtıları Engürüs’ten (Macaristan), Nemçe’den (Avusturya), Beç’ten, Viyana’dan duyulurdu.
Onlar, bir uç beyliğinin kısa sürede devlet, sonra da cihana hâkim olmasında büyük pay sahibiydiler. Gerek Balkanların fethi ve gerekse Rumeli’nin anayurt oluşunda emekleri çok büyüktü. Onlar, Osmanlı’nın hafif süvari birlikleri idi. Henüz düzenli ordu yokken onlar vardı. Osmanlı’nın doğuşu ve büyümesi esnasında, büyük zorlukları göğüslemişler, başta Rumeli olmak üzere Avrupa’nın iç kesimlerine kadar hudutların genişlemesine öncülük etmişlerdi.
Çok hızlı hareket ettikleri için “akıncı” ismiyle anılırlardı. Onlar, seri ata binen, iyi silah kullanan büyük silahşorlerdi. Onlar, aynı zamanda Rumeli ve Orta Avrupa’daki hudutların bekçiliğini yapan “Serhad Gazileri” idi.
Kapak dosyasının tamamını Yedikıta Dergisi 169. sayısından (Eylül 2022) okuyabilirsiniz.