Bugün dahi tarihî dokusunu büyük oranda korumuş olan İznik, Anadolu’daki ilk Selçuklu fetihlerinden olmasının yanı sıra, Osmanlı’nın da ilk fethettiği ana merkezlerden biridir. Beylikten devlete geçişin ilk basamağı diyebileceğimiz İznik, ilk kurumsal ilim merkezleri ve sosyal müesseseleriyle, devletin kuruluş yıllarında sağlam zeminlerden birini teşkil etmiştir. Burada yetişen âlimler, mutasavvıflar, beyler ve paşalar, İstanbul’un fethine açılan kapıyı aralayanlardandır. Orhan Gazi’nin fethedip Nilüfer Hatunların, Çandarlı Kara Halillerin imar ettiği İznik, Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri ve Şeyh Kutbüddin İznikî gibi tasavvuf büyüklerinin elinde kıvamını bulmuş ve “ilk”lere sahne olmuş bir müstesna beldedir…
Süleyman Şah’ın 1075’te İznik’i fethederek burada, Anadolu’nun ilk Müslüman Türk devletini kurmasının üzerinden iki buçuk asır geçmiştir. 1331 senesinin ilk aylarında, şehrin sağlam surları önündeki fatih, bu sefer Orhan Gazi’dir. Niyeti, 30 yıl önce babasına nasip olmayan fethi tamamlamaktır. Kostantıniyye’den sonra Bizans’ın en önemli şehirlerinden olan “İznik” hedefi, daha o tarihlerde küçük bir topluluğa beylik eden Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin ufkunu, firasetini gözler önüne serer.
Fetihten sonra tarihî şehrin bir süre beylik merkezi yapıldığı rivayet edilir. Öyle olsa da olmasa da İznik, Osmanlı’nın ilk göz ağrısıdır. Bursa’dan 5 yıl sonra fethedilmesine rağmen ağırlık buraya verilir ve Türk-İslâm şehrinin ana unsurları, evvela İznik’te neşv ü nema bulur. Zira milattan önce 316’da kurulan bu kadim şehir, tarihin çok eski devirlerinden beri önemli bir merkez olmuş, ilkçağ sikkelerinde adından Altın Şehir diye bahsettirmiş, Bitinya Krallığı’na başkentlik yapmış, 320’lerde Hıristiyanlığı kabul eden I. Konstantinos’la beraber bu muharref dinin merkezlerinden biri hâline gelmiş, 718 ve 727 tarihlerinde Emevîler tarafından muhasara edilmişti. Dolayısıyla bu fetih, bünyesinde çok mühim manalar taşıyordu. Önce Selçukluların sonra da Osmanlıların “devlet-i ebed-müddet” mefkuresinin kilometre taşlarından biriydi. Yine bu fetih, Orhan Gazi’nin adını İslâm dünyasına duyurmuş, âdeta Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin müjdesi olmuştu.
Kasaba-i Pür-İhtiram…
İznik’in fethinden sonra Orhan Gazi’nin buradaki ilk büyük icraatı, şehrin en büyük kilisesini, fetih alameti olarak camiye çevirtmesidir. Burası, İznik Ayasofya’sıdır. Ardından, bir Müslüman şehrinin vazgeçilmez unsurları olan hamam, medrese ve imaret (aşevi) inşa ettiren Orhan Gazi, böylece İznik’in imarını da başlatmış olur. Onu, hanımı Nilüfer Hatun, oğlu Süleyman Paşa ve şehrin ilk kadısı Çandarlı Kara Halil takip edecek, İznik kısa zamanda tam manasıyla İslâmî havaya bürünecektir. Nilüfer Hatun, aynı zamanda, “vakıf kuran ilk valide sultan” olarak da anılır.
Şehrin bu hızlı gelişimi, Osmanlı ilim hayatı için yeni bir safhanın başladığı İstanbul’un fethine kadar devam etmiştir. Bununla beraber İznik, gelenekteki yerini her daim muhafaza edecektir. Bu bakış açısını Kınalızade Hasan Çelebi, şairane bir tarzda şöyle ifade eder: “Büldan-ı Rum içre İslâm’ı kadim ve atik olmakla menşe ve masdar-ı ashab-ı ifade vü tahkik… Nice imam-ı hümâm ve mevâlî-i fihâma mahal ve makam olan İznik nâm kasaba-i pür-ihtiram…” Yani; Anadolu şehirleri içerisinde İslâm’la en evvel şereflenenlerden olmakla nice derin âlimin menşei ve makamı mesabesindeki İznik isimli kıymetli kasaba…
Kapak dosyasının tamamını Yedikıta Dergisi 158. sayısından (Ekim 2021) okuyabilirsiniz.