Eskiden beri, okullarda karne günlerinde heyecan en üst seviyededir. Kimi öğrencinin gözü parlar heyecandan, kiminin ise kaçamak bakışlarına hafif bir terleme eşlik eder. İşte bu günler tarih boyunca böyle olagelmiştir.


Eskiden beri, okullarda karne günlerinde heyecan en üst seviyededir. Kimi öğrencinin gözü parlar heyecandan, kiminin ise kaçamak bakışlarına hafif bir terleme eşlik eder. İşte bu günler tarih boyunca böyle olagelmiştir.

İttihat ve Terakki’nin lideri Binbaşı Enver Bey (Paşa) de Yıldız Sarayı’nı teslim alan kuvvetlerin içindeydi ve beraberindeki gönüllülerle sarayı, tarihte benzeri görülmedik bir şekilde yağmalamışlardı.

Gümüşhane’nin Kelkit kazasının Akdağ köyünün üzerinde, büyük bir kaya kütlesi bulunmaktaydı. Bu kayanın, bir gün başlarına düşüp büyük bir afet meydana getireceği kimin aklına gelebilirdi? Ancak, dağdan kopan koca taş kütlesi Akdağ köyünün merkezini tarumar etti…

Balıklava iskelesinden Sefer Reis adlı bir denizcinin gemisiyle Karadeniz’e açılır seyyahımız. Bir müddet sonra büyük bir fırtınaya yakalanırlar ve Karadeniz’in derin suların da üç gün üç gece süren bir ölüm-kalım mücadelesi başlar…

Osmanlı devrinde Yemen, iki mukaddes şehir Mekke ve Medine’nin muhafazası için ‘Harem’ topraklarından kabul edilmiştir… Her ne kadar Devlet-i Âl-i Osman’ın en uzak topraklarından biri olsa da Yemenli halkın devlete bağlılığına önem verilmiş, üzerinde en çok durulan konulardan birisi de eğitim olmuştur…

“Ben, padişahtan pek uzak sayılmayacak bir yerde duruyordum. Tam bu sırada ancak bin adet namludan çıkabilecek bir gürültü duyuldu. Gövdemin üst kısmında müthiş bir baskı hissettim. Sanki dev bir çift el belimden yukarısını sıkıyor, sıkıyordu. Padişahın soğukkanlılığına hayran kalmıştım…”

Artık asrımız bilgi, vesika asrıdır ve bunlara ulaşmanın kolaylaştığı bir asırdır. Bugün arşivlerimizde milyonlarca vesika, tasnife devam etmektedir. Arzu eden herkes, tasnif bitmemesine rağmen Osmanlı Devleti’nin esas kaidelerinin tespitini yapma imkanına sahiptir. Artık, kuru sözlerle tarihi karalama devri geçmiştir…

İstanbul’un fethine iştirak eden manevi rical, sadece Sultan Mehmed’in çevresinde bulunan ve ya Osmanlı ülkesinde yaşayan Allah dostlarından ibaret değildi şüphesiz. Göz açıp kapayıncaya kadar bir zamanda ta Türkistan taraflarından gelerek, yanındaki maneviyat ordusuyla fethin müyesser olmasına himmet eden büyük bir zat daha vardı…

Birleşik Büyük Britanya ve İrlanda Kralı Üçüncü George’tan Mümtaz ve Muhteşem Yusuf Paşa’ya…

“Kalfalığımı İstanbul’daki Şehzade Camii’nde yaptım, ustalığımı da Süleymaniye Camii’nde tamamladım. Amma bütün kudretimi bu Selim Han Camii’nde sarf edip, hünerimi açık seçik ortaya koydum.