Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun çarşılarının akustik ve görsel mücevherlerinin tadına varmak, çözülemez bir bilmeceyi zorlamak, sonsuz bir labirenti arşınlamak gibidir.


Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun çarşılarının akustik ve görsel mücevherlerinin tadına varmak, çözülemez bir bilmeceyi zorlamak, sonsuz bir labirenti arşınlamak gibidir.

18. asrın büyük devlet adamı, cevvâl zekâlı, iyi görüşlü, fazilet sahibi muvaffak bir vezir olan Koca Râgıb Paşa yalnızca başarılı bir devlet adamı değil, aynı zamanda çeşitli konulardaki eserleri, nükteleri, sohbetleri ve şairliğiyle de Osmanlı kültür hayatına büyük katkıda bulunmuş, ilmen ve siyaseten kâmil bir insandır…

Alman bir seyyah ve yazar olan Helene Böhlau’nın yolu 1887’de İstanbul’a düşer. Bu ecnebi seyyah İstanbul’da gördüğü, İslâm ahlâkıyla ahlâklanmış Osmanlı toplumu hakkında dikkat çekici hatıralar nakleder.

Geçtiğimiz mayıs ayında Yedikıta Dergisi – IFA (Uluslararası Kardeşlik) Derneği işbirliğiyle bir haftalık Bangladeş seyahati gerçekleştirdik ve Bangladeşli Müslüman kardeşlerimizin misafiri olduk.

Yıllar süren çileli ve meraklı bir arayışın ardından yaşı kemale erdiği demde İslâm’la müşerref olan Amerikalı Muhammed Webb, ABD’nin ilk beyaz Müslümanıydı…

Osmanlı döneminde savaşlarda kazanılan zaferlerden sonra halka bedava dağıtılan baklava, tarih boyunca birçok millet tarafından sahiplenildi, sahiplenilmeye de devam ediyor. Ancak bütün deliller onun bir Türk tatlısı olduğunu gösteriyor…

Günümüzün en kıymetli eserlerinin bulunduğu Askerî Müze’nin kuruluş hikâyesi 1908’de başlamış; asker, öğretmen, besteci ve mütefekkir sıfatlarını taşıyan Ferik Ahmed Muhtar Paşa’nın gayretleriyle büyük mesafeler kat edilmişti…

Vekâlet yoluyla yapılabilen tek ibadet olan hac için Osmanlı devrinde “hac vekâletnameleri ” denilen evraklar düzenlenmişti . Genellikle tomar şeklinde olan bu kâğıtlarda mukaddes beldelerden resimler yer alır, şahitlerin imzası için ayrılmış yerler bulunurdu …

Maarif Nazırı’yken Türk ilim ve irfan hayatı için önemli işlere imza atan Ahmed Şükrü Bey, dönemin “dişlek kalemi” Süleyman Nazif’i, bir estetik meftunu olan Cenap Şahabeddin’i, vaktiyle Beyrut Valiliği yapmış olan İsmail Hakkı Bey’i ve bu grubun ısrarlarına dayanamayan İbnülemin’i yanına çekerek söz konusu Âsâr-ı Müfîde Kütüphanesi’ni kurdu…

İnsanın tekâmül ederek değişmesi ne kadar güzelse , şehirlerin ruhu mesabesindeki tarihî eserlerin şuursuzca değişime uğraması eskiyi özlemle arayan gözlere o derece çirkin gözükmekte …