İslam Tarihi, Manşet

İslâm Şehirleri İlham Kaynağıdır!

halep

İslâm’ın ihya ettiği insanın inşa ettiği yapılarda, insan-mekân arasındaki ruhu görmek mümkündür. Bu ruhu hissedenler “Bu şehrin bir ruhu var.” der. Şehirler, İslâm ile mana ve değer kazanır. Böylelikle birer sembol hâline gelen İslâm şehirleri, Doğu’dan Batı’ya pek çok medeniyete ilham kaynağı olmuştur…

İnsanoğlu bir arada yaşama ihtiyacından başka dünyevî ve uhrevî ideallerine ulaşmak gayesiyle, her zaman daha nezih yerleri ve mekânları tercih etmiştir. İnsanlığın, İslâm medeniyetiyle müşerref olması, onların meylini her alanda çok yönlü imkânlar sunan İslâm şehirlerine yöneltmiştir. Üretim ve büyük hacimli ticarî faaliyetler, şehirde yaşayan Müslümanları; “Dünya, ahiretin tarlasıdır.” düsturundan hiçbir zaman koparmamıştır. Hz. Allah (c.c.); “Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrıldığınızda alış-verişi bırakıp hemen Allah’ı zikre koşun. Bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”  (Cuma Suresi, 9. âyet-i kerîme) buyurarak şehir hayatının pek çok yönünü Resûlü vasıtasıyla müminlere öğretmiştir.

Cuma Suresi’nin mezkûr âyet-i kerîmesinin devamında ise; “Namaz eda edilince, tekrar yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinize düşeni arayın. Allah’ı çok zikredin ki felaha eresiniz.” buyurmuştur. Müslümanlar bu âyet-i kerîmenin manasını, şehir hayatında aramışlar ve namazdan sonra dahi Hz. Allah’ı zikirden bir an gafil olmamışlardır. Bu sebeple, İslâm şehrinin temel gayesi, cemaat üzerine olan rahmete nail olmaktır. Bu itibarla Müslümanların inşa ettikleri şehirlerin tüm planı, mescidi merkeze almak suretiyle her an Hz. Allah’ı (c.c.) zikre müteveccih bir hususiyet ve hüviyet kazanmıştır.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 173. sayısından (Ocak 2023) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir