Bugün dahi gezerken bizi kendine hayran bırakan tarihî kaleler, bir zamanların aşılması çok zor savunma yapılarıydı. Orayı almadan bir şehir fethedilmiş olamazdı. Boğazların, limanların ve şehirlerin bekçisi, ahalinin sığınağı kaleler hakkında bilmedikleriniz…
Yeni çağ ve Orta çağ’ın en önemli savunma binaları olan kaleler, şehirlerin, önemli geçitlerin, liman ve boğazların muhafazası maksadıyla inşa edilmiş muhkem yapılardır. Daha çok, düşman saldırılarının gelebileceği yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda inşa edilen kaleler umumiyetle kalın duvarlı, burçlu ve mazgallıdır. Genellikle sarp ve güç erişilir yerlerde inşa edilen kaleler yapılırken, kolay ve az sayıda bir kuvvetle savunulabilmesi, gerektiğinde içeridekilerin dışarı çıkabilmesi, uzun süreli kuşatmalarda su ihtiyacını sağlayacak imkânlara sahip olması, imkân nispetinde bir veya birkaç tarafında tabiî engeller bulunması gibi şartlar göz önünde tutulmuştur.
Kaleler temel olarak sur duvarı ve burçlardan oluşur. Sur duvarları genellikle taştan yapılan kalın duvarlardır. Bazı kalelerde bedenlerin etekleri düşmanın kaleye yaklaşmasını önlemek için meyilli olarak şekillendirilmiştir ki bu tür duvarlara “şiv, şev” denmektedir. Kale duvarlarının üzerinde, top ve tüfek yerleştirmek için kullanılan “mazgal” dediğimiz bölmeler bulunur. Sur duvarlarının üst bölümünde yer alan ve burçlar arasında askerlerin ulaşımını sağlayan yollara ise “seğirdim” denilir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 108. sayısından (Ağustos 2017) okuyabilirsiniz.