Büyük Selçuklu devrİnde Sultanlar, vezİrler, çeşİtlİ devlet adamları ve halk tarafından; Saray, camİ, hankâh, medreSe ve Sayıları on Bİnlerİ Bulan kİtap kolekSİyonlarına Sahİp kütüphaneler kurulmuştu…
Bir çağın, bir ülkenin ve bir milletin; ilim, fikir ve kültürünün en güvenilir delilleri kütüphaneleridir. Kütüphanelerin en önemli görevleri, büyük bir emeğin ürünü olan bilgi kaynaklarını toplamak, korumak, aranılan kaynağı en kısa zamanda erişilebilir biçimde toplumun istifadesine hazırlamaktır.
Tarihimizde, eskiden beri kütüphane kurma geleneği süregelmiştir. Türklerde ilk kütüphane örneklerine Uygur Türklerinde, yani Türklerin Müslümanlığı kabul ettiği dönemde rastlanmaktadır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra büyük fetihlerin yanı sıra ilim ve sanata da önem vermişler, sosyal ve kültür kurumlarının yanında kütüphaneler kurmayı da ihmal etmemişlerdir.
Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine uyarak kâğıdı, kitabı ve kütüphaneyi mukaddes ve muhterem saymışlardır. İslam dünyasında zamanla gelişen kitap sevgisi ve ilme duyulan hayranlık, kütüphanelerin adedinin artmasını sağlamıştır. İslâm âleminde ilk kütüphaneler Emevîler döneminde kurulmaya başlamıştır. Ulemaya ve talebeye açık ilk kütüphanenin Muâviye b. Ebû Süfyân (r.a) zamanında (661-680) Şam’da kurulduğu kabul edilmektedir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Nisan (68. Sayı 2014) sayısından okuyabilirsiniz.