Vekâlet yoluyla yapılabilen tek ibadet olan hac için Osmanlı devrinde “hac vekâletnameleri ” denilen evraklar düzenlenmişti . Genellikle tomar şeklinde olan bu kâğıtlarda mukaddes beldelerden resimler yer alır, şahitlerin imzası için ayrılmış yerler bulunurdu …
Geçmişte yolculuğun zorluklarından dolayı hac çok az sayıda insana nasip olan ve dolayısıyla insanın hayatında dönüm noktası olarak kabul edilen önemli bir ibadetti. Bu yüzden hacca gidenler veya bir başkası tarafından vekil olarak gönderilenler, hac farizasını eksiksiz yerine getirdiklerini belgelemek ve ispatlamak için hac vekâletnamelerini kullanmışlardır. Müzelerdeki el yapımı örnekleri 14. yüzyıla kadar giden, bazen 7-8 metreyi bulan bu kâğıt tomarların üzerine Mescid-i Haram, Kâbe-i Muazzama, Safa ve Merve, Arafat, Müzdelife, Mina gibi haccın rükünlerinin gerçekleştirildiği mekânlar; Mescid-i Nebî, Uhud, Cennetü’l-Bakî ve Cennetü’l-Mualla kabristanlıkları, Kuba Mescidi, Hira Dağı gibi mukaddes topraklarda yapılan ziyaretler; Kudüs’te Mescidü’l-Aksa, El Halil’de Hz. İbrahim Camii, Bağdat ve Şam’daki pek çok türbe ve kutsal mekânlar gibi hac yolculuğu sırasında yapılan ziyaret yerleri resmedilip, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle bezenmiştir.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 97. sayısından (Eylül 2016) okuyabilirsiniz.