Misyonerlik hareketleri, Hristiyanlığı yayma girişimleri, mezhep ve din değiştirme stratejileri, sömürgeciliğin ve kapitalizmin ileri karakolları misyonunu üstlenme mevzuları; aslında bütün bunlar yüz yıllar önce başarısızlıkla neticelenen kanlı Haçlı seferlerinin 19. yüzyılda yeniden ama sinsice kansız olarak sürdürülmesi anlamına geliyor…
Genelde Batı dışı toplumların, özelde Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıl sonrasında maruz kaldığı misyonerlik taarruzu hakkında bilinenler buzdağının görünen kısmının bile bir cüz’ü kadardır. Bugün kan ve ateş deryasına dönen Ortadoğu kazanının suyu büyük ölçüde bundan iki yüz yıl kadar önce başlayan misyonerlik hareketleriyle ısıtılmaya başlandı. Yirminci yüzyılda yine bu coğrafyada yaşanan büyük değişimlerin alt yapısı, insan malzemeleri, projeleri, finans kaynakları bu dönemde hazırlandı. Denilebilir ki, 1800’lerde dört bir koldan başlayan misyonerlik hareketleri meyvelerini 1920’lerden sonra vermeye başladı ve II. Dünya Savaşı’ndan sonra tam bir hasat mevsimine dönüştü.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi 96. sayısından (Ağustos 2016) okuyabilirsiniz.