İlk inşasından itibaren Müslümanlarca büyük hürmet ve tazim gösterilen İslâm’ın göz bebeği Mescid-i Nebevî’yi tarihiyle ve Asr-ı Saadet’ten taşıdığı nice hatıra ile daha yakından tanıyalım…


İlk inşasından itibaren Müslümanlarca büyük hürmet ve tazim gösterilen İslâm’ın göz bebeği Mescid-i Nebevî’yi tarihiyle ve Asr-ı Saadet’ten taşıdığı nice hatıra ile daha yakından tanıyalım…

Ateşli silahların icadından sonra, yeni bir silah olarak ortaya çıkan tüfekler, kısa süre sonra Osmanlı ordusunda görüldü. Osmanlılar, bu yeni icadı kendilerine has bir tüfek türü olarak geliştirdiler.

Halk sağlığı ve gıda güvenliği hususuna çok ehemmiyet veren Osmanlılar, gıda maddelerinin güvenli ve sağlıklı şekilde satılması için birçok nizamname düzenlemiştir.

“Siz benim bir kale toprağı için mi sefere çıktığımı zannediyorsunuz? Ben olur ki, şu ömrümün sonunda Hazret-i Allah’ın nurunun Zigetvar Kalesi’ne de düştüğünü görmeye gidiyorum. Bütün maksudum, bu son ânımda rızâ-yı Bârî için bir hizmet daha yapmaktır!” diyerek çıkmıştı son seferine Sultan Süleyman…

Osmanlı’nın son devrinde yetişen önemli hukuk adamlarından biri ve Mecelle’yi hazırlayan heyette yer alan Karinabâdî Ömer Hilmi Efendi’yi yakından tanıyalım.

Ömrünün yarım asırdan fazlasını tezyinî sanatlara adayan Nakkaş Semih İrteş’in hayatının kısa ama çok kıymetli bir kısmı, Mescid-i Nebevî’de geçmişti. Şimdi ondan, o mukaddes mekânda yaptığı çalışmaları ve geçirdiği saadetli vakitleri dinleyelim…