Tarih boyunca, halkın adalet, huzur ve güven içerisinde yaşamalarını temin etmek, devletin temel görevleri arasında yer almıştır. Bu maksatla İslâm hukukunda pek çok düzenleme yapılmış ve bunlara bağlı birtakım müesseseler ihdas edilmişti. Bu müesseseler arasında Hisbe Teşkilatı ve dolayısıyla da muhtesiplerin ayrı bir önemi vardır. İyiliği emrederek kötülükten sakındırma vazifesini uhdesinde bulunduran muhtesipler, toplumun huzuru için etkin bir rol üstlenmişlerdi. İdarî ve adlî yetkilerle donatılarak çarşı ve pazarda görev yapmışlar, merkezden taşraya kadar uzanan güvenlik ağı içerisinde, devletin gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olmuşlardır…
Standardizasyon, üretimde maliyeti düşürüp, verimliliği ve hâsılayı artıran, aynı zamanda kayıp ve artıkları asgariye indiren bir olguyu ifade eder. Tüketici için, ucuzluk sağlar, fiyatta ve kalitede aldanmayı önler, tüketici bilincini artırır. İktisadî açıdan da kaliteyi geliştirip, teşvik etmek, arz-talebi dengelemek, kötü malı piyasadan silmek, yan sanayi dallarının gelişmesini sağlamak ile yanlış anlamaları ya da anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak gibi faydaları vardır.
Standartlara aslında zaman içerisinde, deneme-yanılma yoluyla en iyiye ulaşma çalışması sonucunda ulaşılır. Ancak mevcut iktidarlar, çıkabilecek anlaşmazlıkları önlemek, üretimi ve ticareti ölçülebilir/denetlenebilir bir hâle getirmek amacıyla var olan geleneksel standartları kayıt altına alırlar. Böylelikle toplumda herkesin kabul etmiş olduğu standartlar, artık resmî bir hüviyet kazanmış olur. Devlet, hem ilgili anlaşmazlıkların çözümü hususunda bunları temel alır hem de meselâ vergi toplama ölçülerini bu şekilde belirler.
Yürütme Organı Hisbe Teşkilatı
Zaman içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmış olan standartlar, şimdi hukukî olarak kabul görmüş, üstelik artık devlet tarafından değiştirilmeye, üzerinde oynama yapılmaya da açık bir duruma gelmiştir. Devlet, bu hakkı kendisinde görür, standartlara uyulması zorunludur ve aksi durumda yaptırımlar, toplumsal baskı, kınama vesairenin ötesinde artık hukukîdir. Bu yönüyle Hisbe Teşkilatı, Orta Çağ İslâm devletlerinde, yürütmenin bir organıdır. Muhtesibin görev alanı, düşünülenden çok geniştir ve kalite standartlarını kontrol etmek, tüm çarşıyı, ticarî müesseseleri teftiş etmek gibi vazifeleriyle ekonomideki yeri de çok özeldir.
Hisbe Teşkilâtı’nın üstlendiği fonksiyonları, “çarşı ve ahlâk zabıtası” konumuna indirgemek, büyük haksızlık olacaktır. Şüphesiz muhtesib, bu görevleri de yürütüyordu. Hatta gelip geçenlerin gözüne batmaması için satıcıların başlarında şemsiye taşımalarını yasaklayabilir; gençleri ve kötü niyetlileri suça cezbettirdiğini düşünerek hançer ve benzeri kesici aletlerin ulu orta satışına müdahale edebilir ya da gayrimüslimlerin Müslüman gibi giyinmelerini engelleyebilirdi de. Ancak onun görev tanımı çok daha kabarıktı. O, gıda kontrollerini yürütüyor, çarşı ve caddelerde yol kullanımını engelleyenleri uyarıyor, geciken borçlar hususunda ihtar çekiyor, inşaatların sağlam yapılıp yapılmadığını takip ediyor, ölçü-tartı aletlerini denetliyor, çarşı ve pazarlarda para ayarlarını, fiyatları kontrol ediyor, istifçilerin, yasaklanmış şeyleri satanların ve vergi kaçıranların izini sürüyordu. Meselâ satıcıların mallarını ev, han (otel) gibi kapalı mekânlar ve yol üzerinde satmalarını engellemekteydiler. Bir buğday satıcısı, buğdayı kendi evinde de depolayabilirdi ama satış ve teslimatı, pazarda yapmak zorundaydı.
Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 187. sayısından (Mart 2024) okuyabilirsiniz.