“Daha önceden çürümeye başlayan kılıçları, miğferleri Marmara Denizi’nin ortasına dökmüşler. Dökülmekte olan eşyaların arasında Orhan Gazi’nin miğferini buldum…” (İbrahim Hakkı Konyalı)
Öncekilerin hatıra ve miraslarını korumak, onlara olan sevgi ve saygının bir ölçüsüdür. Bu, şahıs bazında böyle olduğu gibi devlet bazında da böyledir. Peygamberler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Ashab-ı Kiram’dan günümüze ulaşan mukaddes emanetler buna güzel bir örnek teşkil eder. Aynı şekilde Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nden de birçok eşya günümüze ulaşmıştır. Ama bir de günümüze ulaşamayanlar bulunmaktadır. Meselâ, Osmanlı kuruluş devrine ait padişah ve devlet adamlarından çok az eşya günümüze ulaşabilmiştir. Sonuç itibarıyla bazı eşyalar ya yok olmuş ya da depolarda unutularak çürümeye terk edilmiştir.
Bütün bunlara rağmen acaba Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Gazi, Orhan Gazi ve diğer kuruluş devri padişahlarından günümüze ulaşan bir eşya var mı? Ulaştıysa bunlar neler ve nerede? Müzelerimizde bunlarla ilgili acaba ne var? Bu konular, araştırmacıların ve tarih meraklılarının hep ilgisini çekmiştir. Bunlar üzerine çalışma yapmış olanlardan biri de 1950’lerde Askeri Müze’nin şark eserleri uzmanı olarak çalışan ve aynı zamanda bu müzenin de kurucularından biri olan İbrahim Hakkı Konyalı’dır. Konyalı, bu konu ile ilgili olarak şunları söylemektedir:
“Ertuğrul, Osman ve Orhan beylerden bize kadar birden fazla silah ve harp malzemesi gelmemiştir. Topkapı Sarayı’nda teşhir edilen silahlar arasında böyle bir şeye rastlamadık. Kataloglarını gördüğümüz dünya müzelerinde de o devirlerden kalma bir tarihî eser yoktur.”
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Kasım (15. Sayı 2009) sayısından okuyabilirsiniz.