İslam Tarihi, Kültür Tarihi, Manşet

Müstesna Mekânın Muhteşem Süsleri Mescid-i Nebevî’de Osmanlı Çinileri

osmanli_cini

Osmanlı sultanlarının Haremeyn-i Şerifeyn’e olan hürmet ve hizmetleri, Yavuz Sultan Selim’den çok önceki devirlere uzanır. Hususiyle Mescid-i Nebevî, padişahların her zaman gözbebeği olmuş, sultanlar bu mukaddes mekâna yapacakları hizmeti, her şeyin üstünde tutmuşlardır. Bugün pek dikkatleri çekmese de Mescid-i Nebevî’nin pek çok yerinde, Osmanlı devri çinilerinin en güzel numunelerini görmek mümkün…

Geleneksel sanatlarımızdan çini, çok eski zamanlardan beri mimari yapılarda kullanılan en zarif süslemelerdendir. Mazisi uzaklara giden bu süsleme öğesini Türkler, Türkistan’dan beri kullanmaktadır. Özellikle Karahanlıların İslâmiyet’i kabul etmeleriyle başlayan çininin serüveni, Anadolu Selçuklularıyla hız kazanır. Sır altı tekniğinin sıklıkla kullanıldığı 16. ve 17. yüzyılda ise çini sanatı, zirveyi yakalamıştır.

Çini, zamana meydan okuyan cesur tavrı ile Türk süsleme sanatının en önemli unsuru ve malzemesi olmuştur. Yabancıların Mavi Cami (Blue Mosque) dedikleri Sultanahmet Camii’nin hususiyetlerinden biri de 17. yüzyılın mavi tonlu enfes çinileriyle kaplı olmasıdır. Burası, aynı zamanda Osmanlı camileri içerisinde çininin en çok kullanıldığı yerdir. İslâm coğrafyasında çinilerle tezyin edilmiş bir mabet daha vardır ki, onun estetik yapısı diğer yapıları geride bırakacak kadar güçlüdür; Medine-i

Münevvere’deki Mescid-i Nebevî. İnşa edildiği ilk devirlerde gayet sade olan Mescid-i Nebevî, ilk 80 yıl kısmen bu mütevazı yapısını muhafaza etmiştir. Onun bu sade yapısından uzaklaşıp süsleme ve mozaiklerle ilk tanışması, Emevîler devrine tesadüf eder. Velid bin Abdülmelik zamanında Mescid-i Nebevî hem genişletilmiş hem de yapının tezyinatına önem verilmiştir. Halife Velid, bu proje kapsamında Bizans İmparatoru ile temasa geçmiş ve kendisinden özel ustalar talep etmiştir. Şam’dan 40 büyük mozaik pano ile 100 usta, bu işle alakadar olmak üzere Medine-i Münevvere’ye gönderilmiştir.

Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 129. sayısından (Mayıs 2019) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir