Her ay binlerce turist İstanbul’a, özellikle her adımda tarihi eserlerin olduğu Suriçi’ne akın ediyor. Bu turist akınında tarihi eserlerin tahribata uğramamasının yanında acaba mukaddes mekânlar ziyaret edilirken gereken hürmet ve nezaket gösteriliyor mu? Yetkililer ve rehberler, ziyaretçi adedinin artmasıyla artık çözüm bekleyen bir turist problemiyle karşı karşıya kaldığımızı ifade ediyorlar. Peki, bu problemin 126 yıl önce de gündeme geldiğini biliyor muydunuz?
Türkiye tabii güzellikleri ve sinesinde barındırdığı onlarca tarihi eserle her geçen gün cazibesini artırıyor. Özellikle İstanbul’un asırlarca ihtişamlı imparatorluklara ve son olarak Osmanlı Devleti’ne başşehirlik yapması, dolayısıyla hem bu devletlerin en güzide eserlerine sahip olması hem de boğazının eşsiz güzelliği sebebiyle turistlerin gezi turlarında ilk sırada yer alıyor. Ama büyük şehrin artan iç nüfusuna, gelişen seyahat imkanlarıyla eklenen milyonlarca turist, ibadethane olan ziyaret mekanlarında ciddi problemlerin yaşanmasına sebep oluyor. Bilhassa Suriçi’ndeki mukaddes mekânlar (Sultanahmed Camii ve diğer selatin camileri) bu konudaki sıkıntıların her gün yaşandığı bir merkez haline gelmiş bulunmaktadır. Cemaatle turistler birbirine karışmış, üç-beş cami görevlisi ne yapacağını şaşırmış vaziyette… Ziyaret mekânlarındaki mevcut durum, yapılan şikâyetler ve Osmanlı devrindeki uygulamalar hatırlanarak bu mesele ve çözümü için çalışmalar gündeme gelmelidir. Zira, ibadethaneler bir gezi mahalli veya sadece ibadet vakti kullanılan değil, insanlara her vakit hizmet veren mekanlardır.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Haziran (58. Sayı 2013) sayısından okuyabilirsiniz.