Halka düşdükçe edenler imdâd
Olunur midhat ü tahsîn ile yâd
(Tehlikeye düşenlere yardım edenler, övgü ve takdirle anılırlar)
Tahlisiye madalyası; yangın, sel, deprem gibi türlü felaketler veya birdenbire vuku bulan tehlikeler karşısında ölümle burun buruna gelenleri canını hiçe sayarak, varlığını ortaya koyarak kurtaranlara Osmanlı Devleti tarafından verilen bir madalya idi. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan vesikalara dayanarak, türlü felaketler karşısında gösterilen yüzlerce kahramanlık hikâyesinden birkaçına mercek tutmak istiyoruz…
Bir fedakârlık, bir muvaffakiyet veya yararlık karşılı-ğında devletin tebaasına verdiği altın, gümüş, nikel, bakır gibi madenlerden yapılmış mükâfat ve şeref alameti olarak tarif edilen madalyanın, Osmanlılarda ilk ihdası 1730 yılına kadar gider. Bu tarihten itibaren de devletin yıkılışına kadar 60’a yakın madalya çıkarılmıştır.
Ekseriyetle belli bir hadisenin; bir savaşın, tamirin, açılışın vs. hatırasına çıkarılıp verildiğini gördüğümüz madalyaların, daha genel maksatlarla verilenleri de vardı. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri, Sultan Abdülmecid (1839-1861) döneminde çıkarılan ve “tahlîsiye” yahut “tahlîs-i cân” isimleriyle anılan madalyadır. İlk defa 1859’da çıkarıldığı kaynaklarda belirtilen bu madalyanın, bundan birkaç yıl önce ihdas edilmiş olduğu ortaya konmuştur.
“Tahlîs”; halâs etmek, kurtarmak manasına gelir. “Tahlîsiye” de kurtarmayla alakalı anlamını ifade eder. Tahlisiye madalyasına “cankurtaran madalyası” ismi de verilmekte ve vesikalarda bu isimle de anılmaktadır. Madalyamız; yangın, sel, deprem gibi türlü felaketler veya birdenbire vuku bulan tehlikeler karşısında ölümle burun buruna gelenleri canını hiçe sayarak, varlığını ortaya koyarak kurtaranlara Osmanlı Devleti tarafından verilen bir madalya idi.
Yazının devamını Yedikıta Dergisi Temmuz (35. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.