Seyahat

Dört Asırlık Dost: Rodos

(912 kelime/Yaklaşık 6 dakikada okuyabilirsiniz.)

Yaklaşık 400 yıl Osmanlı idaresinde kalan, Yunanistan’ın Girit’ten sonraki en büyük adası Rodos’un hemen hemen her köşesinde Türk izlerine rastlamak mümkün. Gelin Osmanlı’dan bugüne kalanların izini birlikte sürelim…

Hani derler ya İstanbul’u görmek için şehre karayolundan, ona âşık olmak içinse denizyolundan adım atmalısınız. İşte Rodos için de aynı sözler sarf edilir… Gerçekten de her iki yanda dev bronz geyik figürlerinin yükseldiği tarihî limandan içeri doğru dâhil olurken, ada da güzelliklerini birer birer sunmayı ihmal etmez. İbrahim Paşa Camii, Mustafa Paşa Hamamı, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Fethi Paşa Kütüphanesi, Sultan Mustafa Paşa Camii, Murad Reis Camii ve Külliyesi ile hemen bitişiğindeki Türk Şehitliği ve ayrıca Osmanlı mirası çeşitli yapılarıyla Rodos, fazlasıyla görülmeye değer bir ada. Osmanlı’nın dört yüz yıllık hatıralarıyla dolu; güllerin ve kelebeklerin adası Rodos, Marmaris’ten sadece 45 dakika uzaklıkta keşfedilmeyi bekliyor.

Eski Kent’te Orta Çağ Havası

Güney Ege’de, Yunanistan’a bağlı On İki Adalar’ın en büyüğü olan Rodos’un turistik merkezi, Eski ve Yeni Kent olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Tarihte ızgara planlı olarak inşa edilen ilk şehirlerden biri olan Rodos’un mimarî harikalarının çoğu, adayı yaklaşık 400 yıl elinde tutan Osmanlı devrinden kalma.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Eski Kent kendi içinde ikiye ayrılmış: Kuzeyde ziyaretçilerini Orta Çağ’a götüren Şövalyeler Sokağı, Büyük Üstatlar Sarayı ve Şövalyeler Hastanesi’ni içeren surlarla çevrili Collachium; güneyde ise Sokrates Caddesi ve tarihî Saat Kulesi’ni de içine alan Chora Mahallesi. Şövalyeler Sokağı’nın 14. yüzyıldan kalma gotik yapıları, o günlerden bugüne hiç değişmemiş.

Rodos’taki Ecdad Yadigârları

Mandraki Limanı, Eski Kent gezisi için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Girişini Elafos ve Elafina adlı iki bronz geyik figürünün süslediği antik limanda, Orta Çağ’dan kalma üç yel değirmeninin yanı sıra, surlar ve eski bir fener kulesi yer alıyor. Liman yakınlarındaki Yeni Pazar’da (Nea Agora), Postane Binası, Belediye Sarayı, Hükümet Konağı ve Millî Tiyatro bulunuyor.

Tarihî Murad Reis Camii ve Külliyesi ise limanın hemen sonunda vakur bir edayla göğe yükseliyor. Camiye adını veren Murad Reis, Türk tarihinde mühim yeri olan bir şahsiyet. 1538 yılında Haçlılara karşı yapılan Preveze Deniz Savaşı’nda Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki filoda görev alan Murad Reis, savaşta gösterdiği başarısıyla meşhur oldu.

Murad Reis, Kıbrıs’ın Baf Limanı önünde Maltalılarla yapılan “Kara Cehennem Cengi”nde şehit düştü ve Rodos’a defnedildi. Buradaki camiye onun ismi verildi. Murad Reis Külliyesi’nde bulanan türbeler ise adada hayatını kaybeden tarihî şahsiyetlere ait. Kırım hanları Şahin Giray, Fetih Giray, Canbek Giray, İran Şahı İkinci Safi Mirza, Memi Paşa, Havvaş Bey Sancar, Serasker Mehmed Redif Paşa ve Mehmed Şekip Paşa külliyede mezarı bulunan meşhur kişiler arasında yer alıyor. Maalesef bu tarihî camimiz, külliyesi ve türbeleriyle birlikte bakımsız kalmış durumda. Uzun yıllar külliyenin gönüllü bakımını üstelenen Kargınlıoğlu Ailesi de yaşlılık ve hastalık gibi sebeplerle işin hakkını yeterince veremediklerini söylüyor. Sadece Murad Reis Külliyesi değil, Rodos’taki diğer ecdad yadigârı eserlerimiz de ihya edilmeyi bekliyor.

Osmanlı’nın Gül Bahçesi

Osmanlı devrinde mis kokulu gül bahçeleriyle çevrelenen Rodos’ta gül yetiştirme geleneği bugün de devam ediyor. Günümüzde de adanın simgesi olan güllere, pencerelere dizilmiş saksılardan lokantaların ve kahvehanelerin masalarına kadar hemen her yerde rastlamak mümkün. Eski Kent merkezinde, sokak ressamlarının sıralandığı Orfeos Sokağı’nın yakın çevresi Osmanlı izleriyle dolu. Gösterişli Saat Kulesi, 1851’de yaptırılmış. Kanuni Sultan Süleyman tarafından inşa ettirilmiş  Süleymaniye Camii’nin karşısında bulunan 1794 tarihli Fethi Paşa Kütüphanesi de bir Osmanlı eseri. Çiçeklerle bezeli bir avlu içinde yer alan kütüphanede, iki binden fazla eserin arasında 1412 ve 1540 yıllarından kalma iki el yazması Kur’ân-ı Kerîm’in yanı sıra 1522’deki Osmanlı kuşatmasına ait bir kronoloji de bulunuyor. Ayrıca kütüphanede Arapça ve Farsça el yazmaları, çok eski fizik, cebir ve astroloji kitapları yer alıyor. Bu kütüphanenin bir diğer tarihî özelliğiyse Şair Namık Kemal’in 1884’te Rodos’a vali olarak atanması ve üç yıl kadar bu kütüphanede çalışmış olması. Kütüphane, günümüzde Rodos’ta yaşayan Türklere miras kalmış durumda.

Adanın 1400 kilometrekarelik bir alana yayıldığı düşünülürse yürüyerek gezmek kolay değil. Yine de ortalama üç gün, kapsamlı bir ada turu için yeterli oluyor. Taksi ücretleri, gece tarifesi olmaksızın, gidilen istikamete göre sabitlenmiş olsa da pahalı. Adanın en sık kullanılan taşıtları olan scooter tipi motosiklet ve bisikletler ise şehir merkezindeki turizm şirketlerinden kiralanabiliyor. Konumları ve tarihten gelen birliktelik sebebiyle Türklere son derece aşina olan Rodoslular, bizlerden güler yüzlerini ve nezaketi esirgemiyor.

Adada Türk İzleri

Rodos Adası, tarih boyunca hem Müslümanların hem de farklı uygarlıkların gözdesi olmuştur. Rodoslular, İskender’in hâkimiyetinde güçlü bir donanmaya sahip olmuş, ancak İskender’in ölümünden sonra Makedonya garnizonunu kovarak Mısır ile ittifak yapmışlardır. 654 yılında Müslümanlar tarafından fethedilen ada, 717 yılında tekrar Bizanslıların idaresine geçmiş. 1309 tarihinde Rodos’a yerleşen St. Jean Şövalyeleri, güçlü bir kale inşa edip adayı iki yüzyıl boyunca yönetmiş ve bu süreçte de sık sık Türklerle karşı karşıya gelmişler. Nihayet 16. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı himayesine giren Rodos, 390 yıldan fazla süren Türk idaresinde huzur, barış ve bereket dolu günler yaşamıştı. Bu devirde adanın tarihî sorunu olan susuzluk büyük ölçüde çözülmüş.

Adanın dört bir yanında çeşmeler, hamamlar, fıskiyeler ve şadırvanlar kurulmuş. Rodoslu Rumlar, bu nedenle Osmanlı’yı bugün bile minnetle anıyor.

Hatta anlatılanlara bakılırsa her türlü çabaya rağmen adadan Türk damgasının bir türlü silinememesinin sebebi de bu. Rodoslular, Türklere duydukları saygı nedeniyle İslâm eserlerine doğal bir koruyuculukla yaklaşmışlar.

Son nüfus sayımlarına göre Rodos’ta 3 bin 500 civarında Türk yaşıyor. Çarşıda pek çok Türk dükkânı hizmet veriyor. Türk Mahallesi’nin en renkli yerlerinden biri, 300 yıllık bir Türk kahvehanesi. Ahşap masa ve sandalyeleriyle dikkat çeken kahvehanenin duvarlarını antika aynalar ve resimler süslüyor. Rodos’ta hayatını idame ettiren Türk sanatkârlar da var. Adada yaşayan Türkler, camilerinin yeniden açılmasını isterken Türkiye’den de ilgi bekliyor. En büyük korkuları ise adada dört asır boyunca kök salan zengin Türk kültürünün bir gün yok olması.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir