Osmanlı’nın kadîm başşehirlerinden Edirne’de Sultan İkinci Bayezid tarafından inşa ettirilen külliyede bulunan darüşşifa, dört asır insanlığa hizmet etti. Son asırda işgaller ve Balkan savaşları neticesinde buhranlı günler geçirdi. Bundan 56 yıl önce yıkılmaktan, restore edilerek kurtarıldı. Şimdilerde ise Trakya Üniversitesi’ne devredilen darüşşifa, 1997’de alınan kararla Sağlık Müzesi olarak hizmet veriyor…
Edirne, Osmanlı’nın en parlak devirlerini yaşadığı 15. ve 16. asırda, Avrupa’nın en mühim beş şehrinden biri hâline gelmişti. Bir eyalet merkezi olan şehrin sınırları, Gümülcine’den Silivri’ye kadar uzanıyordu. Ticaret şehri olduğu için nüfus yoğunluğu fazlaydı. Bu sebeple bir darüşşifaya ihtiyaç duyuldu. Mevzu, devrin padişahına iletildi. Sultan İkinci Bayezid, devletin ikinci payitahtı mevkiindeki Edirne’ye, müştemilatında darüşşifanın da olacağı külliye yapılmasını emretti. Mimar Hayreddin’in idaresindeki külliyenin inşası, dört yıl sürdü ve 1488’de tamamlandı. Vakıf sistemiyle asırlarca hizmet veren külliyenin darüşşifasında insanlara şifa dağıtıldı, medresesinde tıp eğitimi verildi, camisinde ibadet edildi, misafirhanesinde insanlar ağırlandı ve aşevlerinde fakir fukara doyuruldu.
Hoca Sadeddin Efendi, Tâcü’t-tevârih’te, Tunca Nehri kıyısında inşa edilen külliyenin açılış merasiminden şöyle bahsediyor: “Bu uğurlu yıl içinde padişahın Edirne’de kurdurduğu cami, medrese ve darüşşifanın yapım işleri tamamlandığından, muhteşem cami ve ferah alanlı binaların rahmet yolu olan kapısının açıldığı parlak günde, fakirlere dağıtılan sadakanın sayılmasına zaman yetmez. Belde ileri gelenlerine ve âlimlere kurulan sofralar ve sunulan yemekler, anlatılmaz zenginlikteydi. Yemek sofraları öyle döşendi ki muhallebi ve güllaç adını işitmemiş aç ve yoksullar tekrar tekrar yemekten bıktı.”
Hastayı Huzura Kavuşturan Ses
Darüşşifa, külliyenin içindeki caminin hemen sağındadır. Üç bölümden meydana gelir. Birinci avluda poliklinik odası, mutfak, çamaşırhane ve şuruphane gibi hizmet odaları ve ayrıca ilaç depoları vardır. İkinci avludaki karşılıklıdört odada, üst düzey personel vazife yapar. Şifahane bölümü ise yataklı tedavi bölümüdür. Burada altı kışlık, dört yazlık hasta odası vardır. Günümüzden beş asır evvel yapılan hastanede ayrıca merkezî sistem, havuzlu ve kubbeli ferah mekân, havalandırma ve aydınlatma feneri de bulunur.
Darüşşifanın en mühim hususiyetlerinden biri, binanın inşasında geometrik düzenin gözetilmesidir. Şifahane bölümü altıgen düzendedir ve üzerini on iki kenar üzerine kurulu, on iki pencereli kubbe örtmektedir. Kubbenin hemen altındaki havuzdan fışkıran suyun yankılanan sesi, odalarda yatan hastaları huzura kavuşturmak ve iyileştirmek için kullanılır.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 137. sayısından (Ocak 2020) okuyabilirsiniz.
Ecdadımıza rahmet olsun,
Herşey ne kadar da ince düşünülmüş…