Kapak, Selçuklu Tarihi

Selçuklu Devrinde Büyük Mutasavvıflar

Selçuklu devri mutasavvıfları

“Şüphe götürmeyecek surette anladım ki mutasavvıflar, Allah yolunu tutan kimselerdir. Onların gidişi, gidişlerin en iyisidir. Yolları, yolların en doğrusudur. Ahlâkları, ahlâkların en temizidir…”
İmam Gazâlî Hazretleri

Selçuklu sultanları, İslâm dünyasının siyasî liderliğini ele aldıktan sonra Ehl-i Sünnet akîdesine dayalı tasavvuf anlayışını koruma ve gelişmesine yardım etme hususunda gayret göstermişlerdir. Bu yüzyılda, büyük mutasavvıflar ortaya çıkmıştır. Onların yazdıkları eserler ve yetiştirdikleri talebeler vasıtasıyla tasavvuf, geniş kitlelere ulaşmıştır…

Selçuklu Çağı Aynı Zamanda Tasavvuf Çağıydı

Büyük Selçuklular tarafından fethedilen Mâverâünnehir, Horasan ve Irak, tasavvufun yayılmasında ve güçlü bir şekilde kök salmasında, öne çıkan merkezlerdendi. Bağdat, Nişabur, Belh, Semerkant ve Buhara gibi şehirler, tasavvufun önemli merkezleri hâline gelmişti.

Bu şehirlerde zuhur eden mutasavvıflar, sadece kendi çağlarını değil, sonraki yüzyılları da aydınlattı. Selçuklu çağında yetişen büyük mutasavvıflar ilmi ve manevî terbiyeyi birleştirerek, tasavvufun sistematik hâle gelmesini sağlamışlar; yazdıkları eserler, yetiştirdikleri talebeler ve kurdukları tarikatlarla, tasavvufun geniş kitlelere ulaşmasına vesile olmuşlardı. Mutasavvıflar, âdeta Selçuklu toplumunun manevî dünyasına yön vermişlerdi. Tasavvufun, ahlâk ve toplum düzeni üzerindeki etkisi, Selçuklu döneminde iyice belirgin hâle gelmişti.

Selçuklu sultanları, tasavvuf ehline sahip çıkarak kurdukları medrese, tekke ve zaviyeler ile onları destekalemiş, cemiyeti ehl-i bid‘atten uzak tutmaya çalışmışlardır. Sultanların bu hassasiyeti, Ehl-i Sünnet akîdesinin güçlenmesini sağlamıştır.

Selçuklu sultanlarının, cemiyeti bozuk itikadî akımlardan muhafaza ederek sağlam inanç esasları üzerine yönlendirme politikası, Büyük Selçuklu Devleti’nin İslâm dünyasında hem dinî hem de siyasî istikrarın teminatı olarak anılmasında büyük rol oynamıştır. Sultanların tasavvuf erbabına verdikleri destek, tasavvufun halk arasında kökleşmesini sağlamış, İslâm toplumunun manevî birliğini güçlendirmiştir. Böylece tasavvuf, Selçuklular döneminde toplum hayatının ayrılmaz bir parçası hâline gelmiş ve geniş kitlelere ulaşmıştır.

Selçuklu çağı, tasavvuf tarihinde gerçekten de önemli bir dönemeç, âdeta bir mihenk taşıdır. İslâm medeniyetinin altın çağlarından olan bu dönemde, tasavvuf ve manevî ilimler, büyük ivme kazanmıştır. Sultanların teşviki de bu gelişimi hızlandırmıştır. 

Selçuklular Devrinde Meşhur Mutasavvıflar Yetişmişti

Mutasavvıfların hikmet ve irfanla yoğrulmuş prensipleri, tasavvufun İslâm dünyasında derin kökler salmasına zemin hazırlamıştır. Bu mümtaz şahsiyetler, eserleri ve numune hayatlarıyla yalnızca kendi çağlarının değil, asırlar boyunca tüm Müslüman coğrafyasının manevî rehberleri olmuşlardır.

Selçuklu devrinde yaşamış, öne çıkan bazı meşhur mutasavvıflar şunlardır:

• Ebû Ali el-Fârmedî (k.s.) (v.477/1085)
• Yusuf el-Hemedânî (k.s.) (v.534/1133)
• Abdülhâlik Gucdüvânî (k.s.) (v.575/1179 veya 617/1220)
• Ebû Saîd Ebu’l-Hayr (v.440/1048)
• Baba Tahir-i Uryân (v.447/1055)
• Ebu’l-Kâsım el-Cürcânî (v.450/1058)
• Ebu’l-Kâsım Abdülkerim el-Kuşeyrî (v.465/1072)
• Ali bin Osman bin Ebî Ali el-Hucvirî (v.465/1072)
• İmâmü’l-Harameyn el-Cüveynî (v.478/1085)
• Şeyh Abdullah Herevî (v.481/1089)
• Ebû Bekr en-Nessâc et-Tûsî (v.487/1094)
• İmam Gazâlî (v.505/1111)
• Ahmed Gazâlî (v.520/1126)
• Aynü’l-Kudât Hemedânî (v.525/1131)
• Ahmed en-Nâmekî el-Câmî (v.536/1141)
• Hâkim Senâi-yi Gaznevî (v.535/1140)
• Abdullah Berkî (v.552/1157)
• Hasan Andâkî (v.555/1160)
• Abdülkadir Geylânî (v.561/1166)
• Hoca Ahmed-i Yesevî (v.562/1166-1167)

Kapak yazısının tamamını Yedikıta Dergisi 199. sayısından (Mart 2025) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir